Tebliğname No: 1 - 2013/13064MAHKEMESİ : Zile Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO: 05/12/2012, 2012/110 (E) ve 2012/126 (K)Suç : Olası kastla öldürmeTÜRK MİLLETİ ADINAGerekçede "...olay anında evin içerisinde oda ışığının yanıyor olmaması ve sadece televizyonun loş ışığının olması ve koltukta oturanın pencere kısmından sadece kafasının üst kısmının görünmesi nedeniyle sanık R..,A.. zannederek maktule ateş etmiş ve ölümüne sebebiyet vermiştir, bu ateş etme olayı sonucu ikinci atışın evin çatısına doğru yapılması sadece hedef saptırmaya yöneliktir.Bu nedenle,sanık Recep'in Aykan zannı ile maktulü kasten öldürdüğü sonucuna mahkememizce şüpheden uzak bir şekilde varılmıştır.Sanık Recep'in, maktulü görerek ve kasten ateş ettiği sonucuna mahkememiz heyetini ulaştıran başka bir neden ise ateş edilen yer ile maktulün vurulduğu yer arasındaki kurşunun hareket yönüdür..............kurşunun hareket yolu yukarıdan aşağıya doğru bir seyir izlemektedir, bu durum sanık Recep'in duyduğu kızgınlık sonucu eve doğru gelişigüzel ateş etmediği, duvara 2.10 cm mesafede bulunan pencerenin önündeki maktulü görerek ve hedef alarak ateş ettiği sonucuna mahkememizi şüpheden uzak bir şekilde ulaştırmıştır, kızgınlık sonucu sanığın elini boyundan 38 cm yukarıya kaldırarak yukarıdan aşağıya olacak bir şekilde ve pencerenin önünde bulunan maktulü hayati bölge olan kafasından vurması hayatın olağan akışına tamamen aykırıdır.........sanık maktulü Aykan zannederek ve Aykan'ın mahkemede kendi aleyhine ifade vermiş olması nedeniyle duyduğu husumetten ötürü öldürmüştür, her ne kadar sanık Recep maktule doğru, maktulün Aykan olduğu düşüncesi ile ateş etmiş ise de, sonuçta Aykan değil maktul ölmüştür............5237 sayılı TCK'nun 30.maddesi bir suçun daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli hallerin gerçekleştiği hususunda hataya düşen kişi bu hatasından yararlanır...............sanık her ne kadar Aykan'ı öldürdüğü düşüncesi ile maktule doğru ateş etmiş ise de öldürdüğü kişi açısından hataya düşmüştür," şeklinde açıklama yapılarak sanığın tabanca ile ateş ettiği sırada maktulü gördüğü bilerek ve sonucunu isteyerek eylemini doğrudan kastla gerçekleştirdiği kabul edildikten sonra;"Sanığın tek başına kendi çabasıyla elini duvarın üzerine çıkartarak maktulenin bulunduğu eve doğru ateş ettiği, bu durumda sanığın maktulenin pencerenin önünde bulunduğunu görme imkanının fiziken mümkün olmadığı, yani sanığın maktuleyi görmeden eve doğru ateş ederek ateş etmesinin olası sonuçlarını kabullenmiş olduğu, sanığın maktuleyi öldürme eyleminin olası kast altında işlendiğinin kabulü gerektiği ayrıca sanık Recep'in duvarın üzerine herhangi bir kişinin veya eşyanın yardımıyla yada kendi çabası ile duvarın üzerine çıkmış olsaydı sanığın atışları arasında yaklaşık 2 metre kadar bir sapmanın meydana gelmeyeceği, çünkü duvarın üzerinde yapılan atış sırasında silah ile hedefe rahat bir şekilde ateş edilebileceği, duvarın üzerine çıkmadan elini duvarın üzerinden doğrultması halinde ise atışı sırasında sapma ihtimalinin bulunduğu, somut olayda da sanığın iki atışı arasında 2 metre kadar sapma bulunduğu bu durumun da sanığın eyleminin olası kast şeklinde olduğunu doğruladığı" belirtilerek, sanığın eylemini gerçekleştirdiği sırada maktulü görmeden elini duvarın üzerine doğru kaldırmak suretiyle eve doğru ateş ettiği kabul edilerek;Sanığın ateş ettiği sıradaki konumu, ateş ettiği anda maktuleyi görüp görmediği, rastgele mi yoksa hedef gözeterek mi ateş ettiği konularında gerekçede farklı açıklama ve kabullerde bulunularak, bu açıklama ve kabullere göre sanığın eyleminin nitelendirilmesinde de farklı değerlendirmeler yapılması suretiyle gerekçede zaafiyete neden olunması,Usule aykırı ve sanık müdafiinin temyiz dilekçesi ve duruşmalı incelemedeki temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle, sanık hakkında kurulan hükmün sair yönleri incelenmeksizin öncelikle bu nedenle tebliğnamedeki düşünce hilafına (BOZULMASINA), 22/01/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.