TEBLİĞNAME : 1-B/2010/302686MAHKEMESİ :(BAKIRKÖY) Ondördüncü Ağır Ceza MahkemesiTARİHİ VE NO :16.09.2008- 53/241SUÇ :Kasten öldürmeye teşebbüs G.. T..'ı müstakil faili belli olmayacak şekilde kasten öldürmeye teşebbüsten sanıklar M.. Ç.. ve E.. D..'nın yapılan yargılanmaları sonunda: Hükümlülüklerine ilişkin (BAKIRKÖY) Ondördüncü Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 16.09.2008 gün ve 53/241 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanıklar müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. TÜRK MİLLETİ ADINA Sanık E.. D.. müdafii ve M.. Ç..'un temyiz talepleri üzerine, sanıklar hakkında adam öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan hükümler yönünden yapılan incelemede; Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanıkların suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde, tahrik ve takdire ilişkin cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümlerde bozma nedeni dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık Murat'ın sair temyiz itirazları ile Eyüp müdafiinin yasal savunma koşullarının bulunduğuna yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine, Ancak; A)Oluşa ve dosya içeriğine göre; mağdur G.. T.. ve sanıkların, olay gecesi araçla gezerken aralarında tartışma çıktığı, tartışma sırasında şoför koltuğunda oturan sanık Eyüp ile arka koltukta oturan sanık Murat'ın bıçakla ön sağ koltukta oturan mağdur Göksel'in karın, yüz ve sırt kısmına vurarak yaraladıkları, Eyüp Adli Tıp Şube Müdürlüğünden alınan 27/03/2006 tarihli raporda, mağdurun vücudunda 10 adet kesici delici alet yarası bulunduğu, bu yaralardan sağ subkostal bölgedekinin karaciğer kesisine ve sağ 10. interkostal aralıktakinin toraksa nafiz olup, her bir yaranın ayrı ayrı hayati tehlikeye maruz kıldığı anlaşılmakla, sanıkların bıçaklarla vurarak mağdurdaki yaraları birlikte meydana getirdiklerinden, öldürmeye teşebbüs suçunu doğrudan doğruya birlikte işleyen konumunda oldukları anlaşılmakla, her iki sanığın ayrı ayrı asli fail olarak adam öldürmeye teşebbüs suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi gerekirken, suç vasfında yanılgıya düşülerek, 765 sayılı Yasanın 463 maddesi ile uygulama yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması, B)Lehe yasanın tespiti amacıyla karşılaştırma yapılırken, 765 sayılı TCK ile 5237 sayılı TCK.nun olayla ilgili bütün hükümlerinin yargı denetimine olanak verecek biçimde somut olarak uygulanması, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması, lehe olan hükmün belirlenmesi ve uygulamanın ona göre yapılması gerekirken, soyut olarak 5237 sayılı TCK.nun 81, 35, 29 ve 62 maddelerinin uygulanması halinde ortaya çıkacak sonuç cezadan, verilen ceza daha az olduğundan, lehe olan 765 sayılı Yasa hükümlerinin uygulandığından söz edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması, Kabule göre de; Hakkında sonuç olarak 5 yıl hapis cezasına hükmedilen sanık Eyüp hakkında, 765 sayılı TCK.nun 33. maddesinin uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilmeksizin, 33. maddenin uygulanarak hüküm kurulması, Yasaya aykırı olup, sanık Eyüp müdafii ve sanık Murat'ın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, aleyhe temyiz olmadığından hükmolunan ceza miktarı bakımından CMUK.nun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla 02/03/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.