Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 385 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8132 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSuç : Marka Hakkına TecavüzYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi......., ..., ... isimli firmaların, suçtan doğrudan doğruya zarar görmediği ve bu nedenle davaya katılma hakkı bulunmadığı halde, gerekçeli karar başlığında katılan olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak kabul edilmiştir.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.Ancak;1- Sanık hakkında, 05/08/2010 suç tarihli eylemleri hakkında 23/08/2011 tarihli iddianameler ile kamu davalarının açılması ve anılan her iki eylemde de, sanığın işyerinde katılan firmaların hak sahibi olduğu tescilli markanın iltibas edilerek kullanıldığı taklit ürünlerin ele geçmesi karşısında, hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetildiğinde, sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında, aynı zamanda farklı mağdurlara karşı aynı suçu birden fazla işlediğinin kabulü ile hakkında TCK'nın 43/1. maddesinin uygulanarak bir kez ceza tayin edilmesi gerekirken her iki eylemden ayrı ayrı ceza tayin edilmesi,Kabule göre de; 2-5271 sayılı CMK'nın 231. maddesinde düzenlenen "suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararı aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi" ve diğer objektif ve sübjektif koşulların varlığı halinde, CMK'nın 231/5. madde ve fıkrası gereğince, sanık hakkında aynı Kanun'un 231/6-c maddesi de değerlendirilerek tespit edilen söz konusu zararın giderilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği anlaşılmaktadır.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarih ve ... Esas, ... sayılı kararında; "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından biri olan zarardan kast edilen maddi zarar olup, bu zararın belirlenmesinde teknik bilgiye ihtiyaç duyulmayan hallerde hakim, kanaat verici basit bir araştırma yaparak zararı belirlemelidir." denilmektedir. Bu ilkeler çerçevesinde, her olaya özgü ayrı değerlendirme yapılarak, maddi zararın kanaat verici basit bir araştırma ile tespit edilebilmesi halinde zararın giderilebilmesi koşulundan bahsedilebileceği, somut olayda suçun işlenmesi ile ortaya çıkan ölçülebilir bir zarar bulunmadığı gibi, suç tarihi itibariyle adli sicil kaydı bulunmayan sanık hakkında, zararın ödenmemiş olması ve uzlaşma sağlanamadığı gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,Kanuna aykırı, O Yer Cumhuriyet Savcısı ve sanığın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, hükümlerin 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak BOZULMASINA, 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesine göre sanığın ceza miktarı itibariyle kazanılmış hakkının saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 18/01/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.