Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 292 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 15591 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : 1163 Sayılı Kanuna Aykırılık HÜKÜM : MahkumiyetYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;Açıklanması geri bırakılan hükümlerin açıklanabilmesi için, denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlenmesi ve bu suçtan verilen cezanın da kesinleşmiş olması gerekmekte olup, sanık hakkında denetim süresi içerisinde suç işlediğine dair ihbar yazısına dayanak teşkil eden Nusaybin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/158 Esas, 2014/441 Karar sayılı kararının usulsüz tebligat nedeniyle Yargıtay'a gönderildiğinin belirtilmiş olunması karşısında hüküm tarihinde anılan kararın kesinleşip kesinleşmediğinin belirlenmemesi,Kabule göre de;1-02.12.2016 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun'un 12. maddesi ile TCK'nın 75. maddesinde yapılan değişiklik sonucu 1163 sayılı Kanun'un Ek 2/2. maddesinde öngörülen suçun önödeme kapsamına alınması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,2-Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin ''01.07.2011'' yerine ''13/07/2011'' olarak gösterilmesi,3-Hükmün, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 34, 230 ve 289/1-g maddeleri uyarınca, Yargıtay denetimine olanak sağlayacak biçimde açık olması ve Yargıtay’ın bu işlevini yerine getirebilmesi için, kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığa yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun açık olarak gerekçeye yansıtılması ve CMK'nın 232. maddesinde yazılı hususları kapsaması gerekirken, bu kurallara uyulmaksızın gerekçesiz olarak yazılı şekilde hüküm kurulması,4-1163 sayılı Kanun’un Ek 2. maddesinde yer alan "Bu madde öngörülen hürriyeti bağlayıcı cezalar paraya tahvil edilemez" hükmünün 08.02.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırıldığı ve 5237 sayılı TCK'nın 5. maddesinde yer alan "Bu Kanun'un genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır." düzenlemesi uyarınca 01.01.2009 tarihinden itibaren özel kanunların TCK’nın genel hükümlerine aykırı hükümlerinin uygulanamayacağı cihetle, daha önce hapis cezasına mahkum edilmeyen sanık hakkında hükmolunan 25 gün hapis cezasının TCK'nın 50/3. maddesinde düzenlenen “Daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olmak koşuluyla mahkum olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkum olduğu bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir” hükmü uyarınca TCK'nın 50/1. maddesindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi zorunluluğunun gözetilmemesi,5-Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 16/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.