Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2102 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 12725 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2499 Sayılı Kanuna Aykırılık Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, sanıklardan ...'in duruşmalı inceleme isteğinin cezanın süresine göre koşulları bulunmadığından 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 318/1. maddesi uyarınca reddine karar verilerek, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;I-Sanıkların, 14.10.2008-21.10.2008 döneminde ... hisse senetleri üzerinde gerçekleştirdikleri manipülatif işlemlerle yapay fiyat oluşumuna neden olduklarının iddia ve kabul edildiği olayda; sanıklar hakkında 27.10.2008-28.10.2008 tarihleri arasında ... hisse senetleri üzerinde gerçekleştirdikleri manipülatif işlemlerle yapay fiyat oluşumuna neden oldukları iddiasıyla aynı mahkemenin ... Esas sayılı dosyasında yargılama yapıldığı, suç tarihleri dikkate alındığında sanıkların aynı suç işleme kararı ile değişik zamanlarda farklı hisse senetlerine yönelik manipülatif işlemler gerçekleştirdikleri ve eylemlerinin zincirleme şekilde işlenmiş tek bir suçu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesi açısından /anılan dava dosyasının akıbeti araştırılarak dosyaların mümkünse birleştirilmesi mümkün olmadığı takdirde dava dosyası getirtilip incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dava dosyasına alınması gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesi,II-Hükümden sonra, 30.12.2012 tarih ve 28513 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve aynı gün yürürlüğe giren 30.12.2012 gün ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunun 139. maddesi ile 30.07.1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu tümüyle yürürlükten kaldırılıp 6362 sayılı Kanunla suç teşkil eden eylemlerin unsurlarının ve yaptırımlarının yeniden düzenlendiğinin anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK.nın 7/2. maddesi uyarınca 2499 sayılı ve 6362 sayılı Kanunların bütün hükümleri ayrı ayrı olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle denetime olanak sağlayacak biçimde lehe olan yasa hükmünün belirlenmesinden sonra sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hükümler kurulması,III- Kabule göre de;1)Suç tarihinde yürürlükte bulunan 5728 sayılı Kanunun 372. maddesi ile değişik 2499 sayılı Kanunun 47. maddesine göre hürriyeti bağlayıcı ceza yanında düzenlenen adli para cezasının alt sınırının beşbin gün olduğu gözetilmeden, sanıklar hakkında yazılı şekilde eksik ceza tayini, 2)Cezaları ertelenen sanıklar hakkında TCK'nın 51/3. maddesine göre denetim süresi belirlenmemesi,3)Uzun süreli hapis cezaları ertelenen sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesinin (c) bendinde yer alan hak yoksunluğunun aynı maddenin 3.fıkrası uyarınca kendi altsoyları üzerinde uygulanamayacağının düşünülmemesi, 4)Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK'nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,Bozmayı gerektirmiş ve sanıklar ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 17.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.