MAHKEMESİ : Sulh Ceza MahkemesiSuç : 6222 Sayılı Kanuna Aykırılık Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak,6222 sayılı Kanun'un amaçlarından birisi de, spor alanlarındaki düzensizliğin önüne geçmektir. Spor alanlarında düzenin sağlanması, bu alanlara girişin, alanlarda bulunuşun ve alanlardan çıkışın belli kurallara bağlanması ile mümkündür. Anılan Kanun'un 16. maddesinde tanımlanan suçlar, spor alanlarına girişte, müsabaka esnasında ve sonrasında yaşanacak düzensizliğin önlenmesi amacıyla konulmuştur. 6222 sayılı Kanun'un 16/1. maddesinde tanımlanan suçun maddi unsuru, müsabaka için seyircilerin kabulüne başlanmasından itibaren müsabaka sonrası tamamen tahliyesine kadarki zaman zarfında yetkisiz olarak müsabaka alanına, soyunma odalarına, odaların koridorlarına, sporcu çıkış tünellerine girilmesidir. Maddede belirtilen sürelerin dışında böyle yerlere girilmesi, bu suçu oluşturmamaktadır.Bu maddede yetkisiz olarak girişin yasaklandığı yerler, sınırlı sayı ilkesi çerçevesinde sayıldığından, bu yerler dışındaki bir yere girilmesi bu suçu oluşturmayacaktır. Bu suç, kasıt ile işlendiğinde cezalandırmaya tabidir. Failin, bu suçtan sorumlu tutulabilmesi için, belirlenen yerlere girmek açısından yetkisiz olduğunu da bilmesi gerekmektedir.Anılan maddenin ikinci fıkrasında, "fiilin müsabakanın seyrini veya güvenliğini bozması halinde, fail hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur." denilmek suretiyle nitelikli bir hale yer verilmiştir. Failin, bu nitelikli halden sorumlu tutulabilmesi için, müsabakanın seyrini veya güvenliğini bozmasına yönelik olarak en azından taksirin varlığı gerekmektedir. Örneğin, seyircinin futbol sahasına girmesi nedeni ile maçın durması veya ertelenmesi hallerinde bu madde hükmü uygulanabilecektir.Bu suçlar ile korunan hukuki değer, spor alanlarında yaşanacak karmaşanın önüne geçmek ve insan onuruna uygun koşullar içerisinde müsabaka izlenmesini sağlanmasıdır. Spor alanları, müsabaka alanı ve spor müsabakası, 6222 sayılı Kanun'un tanımlar başlıklı 3. maddesinin (g), (f) ve (ı) bentlerinde tanımlanmıştır. Buna göre spor alanları; sportif faaliyetlerin icra edildiği yerlerden müsabaka ve antrenman alanlarının yanı sıra seyircilere ait seyir alanlarını, sporculara ait soyunma odalarını ve 6222 sayılı Kanunun uygulanması kapsamında spor yapmaya elverişli alanları, müsabaka alanı; spor müsabakasının yapılmasına tahsis edilen alanı, spor müsabakası; federasyonların düzenlediği veya düzenlenmesine izin verdiği ya da katkıda bulunduğu her türlü sportif karşılaşma ve yarışmayı ifade eder. Kanunun amaç ve kapsamı dikkate alınarak, müsabaka öncesi; takımların veya seyircilerin stadyum sınırları içine girmelerinden itibaren müsabakanın başlama anına kadar geçen süreyi, müsabaka esnası; müsabakanın başlama anından itibaren bitiş anına kadar geçen süreyi, müsabaka sonrası; müsabakanın bitiş anından takımların ve seyircilerin stadyum sınırları dışına tamamen çıktıkları ana kadar geçen süreyi, yeşil zemin; müsabaka öncesinde, esnasında, devre arasında ve müsabaka sonunda hakemin ve ilgili federasyon temsilcinin izin verdiği kişilerin girebildiği alanı, saha içi; müsabaka için seyircilerin kabulüne başlanmasından itibaren müsabaka sonrası tamamen tahliyesine kadarki zaman zarfında yeşil zemin ile seyircilere ait seyir alanları arasında kalan akredite alanı ifade eder. Müsabaka alanı, yeşil zemin ve saha içini kapsayan geniş bir kavramdır. Belirtilen yerlere girme yetkisine kimlerin sahip olduğu ilgili federasyon tarafından belirlenir. Böylelikle, bir kimse, yetkisiz olarak müsabaka için seyircilerin kabulüne başlanmasından itibaren müsabaka sonrası tamamen tahliyesine kadarki zaman zarfında yetkisiz olarak yeşil zemin veya saha içine girmesi cezalandırılmalıdır. Seyirci, müsabaka esnasında kendisine ait olan biletin üzerinde numaralandırılan oturma yerinde bulunmakla, müsabakanın seyrini ve düzenini bozmamakla yükümlüdür. Spor kulüpleri; müsabaka için seyircilerin içeriye alınmaya başlanmasından, müsabaka sonrası seyircinin tamamen tahliyesine kadar geçecek sürede ulusal veya uluslararası federasyonların öngördüğü görevli kişiler dışında kalan kişilerin ve seyircilerin her ne şekilde olursa olsun müsabaka alanına veya yasak alanlara girmesini önleyici tedbirleri almak ile 6222 sayılı Kanun'un "spor alanlarının güvenlik ve düzenine ilişkin tedbirler", "saha güvenliği" ve "müsabaka güvenliği" başlığı atında düzenlenen 5., 6., ve 7. maddelerinde belirtilen ödevleri, 6222 Sayılı Kanun'un Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin "spor kulüplerinin görev, yetki ve sorumlulukları" başlığı altında düzenlenen 12. maddesinde yer alan hükümler kapsamında yerine getirmekle yükümlüdür. Ülkemizde son yıllarda insan haysiyetine yaraşır, çağdaş ve modern spor alanları yapılmakla birlikte, halihazırda ilgili spor dalının amacına özgünlenmemiş özellikle de futbol dalında sportif faaliyetin icra edildiği yeşil zemini çevrileyen kısmın atletizm pisti olduğu birçok spor alanı gözlenmektedir. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından son on yıl içerisinde çıkarılan akreditasyon talimatlarına dikkat edildiği takdirde, top toplayıcı, foto muhabiri, bakım saha içi görevlisi, emniyet görevlileri ve birçok kişi saha içi olarak kabul edilen yeşil zemin ile seyircilere ait seyir alanları arası olan akredite alanında yetkili olarak kabul edilmiştir. Böylelikle, yeşil zemin ile seyircilere ait seyir alanları arasında kalan akredite alan saha içi olarak kabul edilmeli ve müsabaka alanı kapsamında olduğu değerlendirilmelidir.Zorunluluk hali, TCK'nın 25/2. maddesinde; "Gerek kendisine gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez." şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanıma göre, ceza sorumluluğunu kaldıran zorunluluk halinin temel dayanağı, hukuk düzeni iki hukuki değerin aynı olayda çatışması halinde, eğer failinin başka türlü davranma imkanı yoksa hukuken daha değerli olan hukuki değeri korumak amacıyla daha değersiz olana izin verir. Bu durum hukuki değeri zarar gören kişiye de buna katlanma yükümlülüğü getirmektedir. Ancak bunun için de mutlaka korunmak istenen hukuki değerin zarar verilene oranla önemli ölçüde üstün olması gerekir.Uyuşmazlık konusu bakımından, yasak alanlara girme suçunda zorunluluk hali değerlendirildiğinde; koşulları gerçekleştiği takdirde, zorunluluk haline ilişkin hükümler uygulanabilir. Örneğin, fail, kendisine yönelik bir tehlikeden korunmak için 6222 sayılı Kanun'un 16. maddesinde belirtilen yerlere girmesi halinde, zorunluluk haline ilişkin hükümler uygulanmalıdır.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde ise; 15.3.2012 tarihli tutanak içeriğinde, sanığın müsabaka esnasında numaralı tribüne yakın kısmından sahaya atladığı ve bu suretle müsabakanın düzenini bozduğu tespit edilmiştir. Ancak, tutanakta sanığın polis memurları tarafından etkisiz hale getirildiği yere ve sanığın fiili ile ne suretle müsabakanın seyrini veya güvenliğini bozduğuna ilişkin bir bulguya yer verilmemiştir. ... Polis Merkezinin 3.7.2013 tarihli yazısı içeriğinde, arşiv kayıtları araştırıldığında dosyada kamera görüntüsü olmadığı, .... Stadyumu yetkilileri ile görüşüldüğünde kamera görüntülerinin yirmi gün saklandığı, belirtilen tarihe ait kamera görüntülerinin olmadığı tespit edilmiştir. Sanık aşamalarda, müsabaka esnasında bulunduğu tribünde bir arbede yaşandığını, bunun üzerine yaralanmamak ve demir korkuluklara sıkışmamak için sahanın kum olan koşu pistine atladığını beyan etmiştir.Tanık kovuşturma evresinde, maç sırasında sanık ile tribünün ön kısmında oturdukları esnada arka tarafta bir arbede yaşandığını, ön tarafa doğru itiş kakış olduğunu, arkadaşı olan sanığın sahaya düştüğünü, kendisinin de az kalsın düşeceğini ifade etmiştir.15.03.2012 tarihli tutanağın yetersiz olması ve 3.7.2013 tarihli yazıda belirtildiği üzere olaya ait kamera görüntülerinin bulunmaması dikkate alınarak sanığın aşamalardaki istikrarlı ve samimi beyanına ve tanık anlatımına itibar edilmelidir. 6222 sayılı Kanun'un 18. maddesinin birinci fıkrasının dördüncü fıkrasında; "Bu güvenlik tedbirine ceza verilmesine yer olmadığı kararı ile birlikte hükmedilmesi halinde, hükmün kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl geçmesiyle bu güvenlik tedbirinin uygulanmasına son verilir." hükmü düzenlenmiş ise de; CMK'nın 223/3-b maddesi gereğince kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığı kararı ile birlikte güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanmasına karar verileceğine ilişkin kanunda açık bir düzenlenme bulunmamaktadır. Yukarıda anlatılanlar doğrultusunda, 15/03/2012 tarihinde Beşiktaş – Atletico Madrid futbol takımları arasında yapılan spor müsabakası esnasında sanığın bulunduğu tribünde yaşanan arbede sırasında demir korkuluklara sıkışmamak için müsabaka alanı olarak kabul edilen kum olan koşu pistine atlaması biçimindeki eylemi karşısında; sanığın yasak alana girme fiilinin ceza sorumluluğunu kaldıran zorunluluk hali kapsamında kaldığı cihetle, TCK'nın 25/2. ve CMK'nın 223/3-b maddeleri gereğince sanık hakkında kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığı kararı yerine beraatine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 28/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.