Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 15287 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16520 - Esas Yıl 2015





Tebliğname No : ...... "..." isimli programda 24/07/2014 tarihinde "..." konu başlığını içeren yayında şeref ve haysiyeti ihlal edici ve gerçeğe aykırı yayın yapılması nedeniyle ilgilis.... vekili ... cevap ve düzeltme isteminin kabulü ile tekzip yazısının yayımlanmasına dair ...Sulh Ceza Hakimliğinin 16/09/2014 tarihli ve ... değişik iş sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin ...Sulh Ceza Hakimliğinin 03/10/2014 tarihli ve ...değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet Bakanlığının 21/07/2015 gün ve ... sayılı kanun yararına bozma istemini içeren dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10/09/2015 gün ve...sayılı ihbarnamesi ile daireye verilmekle okundu.Anılan ihbarnamede; Dosya kapsamına göre, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17/07/2007 tarihli ve... esas, ...sayılı ilamında da belirtildiği üzere, geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım hakların da tanındığı, bunların; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma hakları olduğu, bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmamasının gerektiği, nazara alındığında somut olayda yayınlanan yazının kişilik haklarını ihlal edici bir nitelikte olmadığı, basın özgürlüğü çerçevesinde kullanıldığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309.maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi; ... ( B.No:..., ...) kararında " Düşünceyi açıklama özgürlüğü, sadece hoşa giden veya zararsız ya da tepki yaratmaz sayılan haberler veya fikirler için değil, fakat devlete veya halkın bir kısmına ters düşen, şoke eden ya da üzüntüye sevk edenler için de geçerlidir. Çoğulculuk, hoşgörü ve yeniliğe kucak açma bunu gerektirir ve bunlar olmadan demokratik toplum olmaz." biçimindeki ve yine ... (B. No: ..., ...) kararında da “Bu bağlamda Mahkeme, Sözleşme’nin 10(1). fıkrasında güvence altına alınan ifade özgürlüğünün, demokratik toplumun ana temellerinden birini ve yine bu toplumun gelişmesi ve her bireyin kendini gerçekleştirmesi için esaslı şartlarından birini oluşturduğunu hatırlatır. İfade özgürlüğü, Sözleşme’nin 10(2). Fıkrasının sınırları içinde, sadece lehte olan veya muhalif sayılmayan veya ilgilenmeye değmez görülen "haber" veya "fikirler" için değil, ama aynı zamanda muhalif olan, çarpıcı gelen veya rahatsız eden haberler veya fikirler için de uygulanır. Bunlar, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olup, bunlar olmaksızın "demokratik toplum" olmaz (bk. yukarıda geçen ...kararı, parag. 49).Basın söz konusu olduğunda, bu ilkeler ayrı bir öneme sahiptir. Basının, "başkalarının itibarlarını korumak" gibi çizilmiş sınırları aşmaması gerekmekle birlikte, kamunun menfaatinin bulunduğu diğer alanlarda olduğu gibi, siyasi meselelerde de haber ve fikirleri iletmek, yine basına düşen bir görevdir.” biçimindeki tespitleriyle “ifade özgürlüğü” yönünden ayrıntılı değerlendirmeler yapmış ve bu konuda kriterler belirlemiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 13/02/2007 tarih ve ...E, ... K. sayılı kararında da; 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamındaki cevap ve düzeltme istemleri hususunda yapılan değerlendirmede; “Demokratik toplumlar, temel hak ve özgürlüklere dayanan toplumlardır. Bu tür toplumlarda Devletin görevi, temel hak ve özgürlükleri korumak ve geliştirmektir. Temel hak ve özgürlükler arasında düşünce ve kanaati açıklama özgürlüğünün önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu özgürlüğün kullanılabilmesinin en önemli yollarından birisi de basındır. Geneli ilgilendiren ya da ilgilendirmesi gereken tüm olaylar hakkında, halkı objektif ve gerçekleri yansıtacak biçimde aydınlatmak, çeşitli sorunlar üzerinde kamuoyunu düşünmeye çağıracak tarzda tartışmalar açmak, onu toplumsal ve siyasal oluşumlar üzerinde doğru ve gerçeğe uygun bilgilerle donatmak, yöneticileri eleştirmek, uyarmak ve bu yöntemlerle denetlemek, ayrıca içinde yaşadığı toplumun ve tüm insanlığın sorunları konusunda bireyi bilinçlendirmek durumunda olan basına, bu ödevlerini yerine getirirken ihtiyaç duyacağı bir kısım haklar da tanınmıştır. Bunlar; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarıdır. Temelini Anayasa’nın 28. vd. maddelerinden alan ve 5187 sayılı Basın Yasasının 3. maddesinde düzenlenen bu haklar, basın yoluyla işlenen suçlarda, hukuka uygunluk nedenlerini oluşturur. Bilgiyi yayma, eleştirme ve yorumlama haklarının kabulü için, açıklama, eleştiri veya değer yargısı biçimindeki bilginin gerçek ve güncel olması, açıklanmasında kamunun ilgi ve yararının bulunması, açıklanış şekli ile konusu arasında düşünsel bir bağ bulunması, açıklamada “küçültücü” sözlerin kullanılmaması gerekir.” denilmektedir.6112 sayılı Kanun'un 18. maddesinin 1. fıkrasında " Gerçek ve tüzel kişiler, kendileri hakkında şeref ve haysiyetlerini ihlâl edici veya gerçeğe aykırı yayın yapılması hâlinde, yayın tarihinden itibaren altmış gün içinde, üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olmamak ve suç unsuru içermemek kaydıyla, düzeltme ve cevap yazısını ilgili medya hizmet sağlayıcıya gönderir. Medya hizmet sağlayıcılar, hiçbir düzeltme ve ekleme yapmaksızın, yazıyı aldığı tarihten itibaren en geç yedi gün içinde, cevap ve düzeltmeye konu yayının yapıldığı saatte ve programda, izleyiciler tarafından kolaylıkla takip edilebilecek ve açıkça anlaşılabilecek biçimde düzeltme ve cevabı yayınlar. Düzeltme ve cevap hakkı doğuran programın yayından kaldırıldığı veya yayınına ara verildiği durumlarda, düzeltme ve cevap hakkı, yedi günlük süre içinde anılan programın yayın saatinde kullandırılır. Düzeltme ve cevapta, buna neden olan yayın belirtilir." şeklindeki düzenleme ile TV’den yapılan yayınlar ile kişilik haklarının ihlal edilmesi halinde kişilerin medya hizmet sağlayıcına düzeltme ve cevap yazısı gönderebilecekleri, anılan maddenin 2 vd fıkralarında düzeltme ve cevap yazısının yayınlanmaması veya birinci fıkra hükmüne aykırı olarak yayınlanması halinde mahkemeden cevap ve düzeltmenin birinci fıkra hükümlerine uygun olarak yayınlanmasına karar verilmesinin istenebileceği, bu başvurularda yetkili ve görevli mahkeme; başvuru sahibinin ikamet ettiği yerdeki sulh ceza mahkemesi, başvuru sahibinin yurt dışında ikamet etmesi hâlinde Sulh Ceza Mahkemesi olacağının düzenlendiği ve yine aynı maddenin son fıkrasında ise doğrudan sulh ceza hakimine başvurarak cevap ve düzeltme hakkının istenebileceği düzenlenmiş olup, maddede yer alan “şeref ve haysiyetlerini ihlâl edici veya gerçeğe aykırı yayın yapılması” hususunda açık bir tanım bulunmadığından ihlalin olup olmadığının yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda belirlenmesi gerekmektedir. Bu açıklamalardan sonra somut olaya gelince;Kanun yararına bozma istemine konu somut olayda mahkeme, yukarıda anılan kararlardaki kriterlere uygun değerlendirme yapmamış, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında kanunun ile 5187 Basın Kanunu'nun 14/1. maddesi uyarınca “şeref ve haysiyetlerini ihlâl edici veya gerçeğe aykırı yayın yapıldığı” kabul edilerek olaya ve dosya kapsamına uygun olmayan gerekçelerle cevap ve düzeltme yazısının yayınlanmasının uygun olduğuna karar vermiştir. Bu nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden ...Sulh Ceza Hakimliğinin 03/10/2014 tarihli ve ...değişik iş sayılı kararının CMK’nın 309/4-d maddesi uyarınca BOZULMASINA, cevap ve düzeltme yazısının yayımlanmamasına, 14/04/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.