MAHKEMESİ : Asliye Ceza MahkemesiSuç : 2499 Sayılı Kanuna Aykırılık Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;1- Hükümden sonra, 30.12.2012 tarih ve ...sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve aynı gün yürürlüğe giren 30.12.2012 gün ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu'nun 139. maddesi ile 30.07.1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu tümüyle yürürlükten kaldırılıp 6362 sayılı Kanunla suç teşkil eden eylemlerin unsurlarının ve yaptırımlarının yeniden düzenlendiğinin anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK'nın 7/2. maddesi uyarınca 2499 sayılı ve 6362 sayılı Kanunların bütün hükümleri ayrı ayrı olaya uygulanarak ortaya çıkan sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle denetime olanak sağlayacak biçimde lehe olan Kanun hükmünün belirlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması,2- Kabule göre de;a) Suç tarihinde yürürlükte bulunan 2499 sayılı Kanun'un 47. maddesinin A-2. bendi yollamasıyla aynı maddenin 7. bendi gereğince adli para cezası miktarının alt sınırının 10.000.000.000 TL üst sınırının 25.000.000.000 TL olacağı hükme bağlanmış, anılan maddenin 1999 yılında yürürlüğe girdiği bu nedenle cezanın 5252 sayılı Kanun'un 4/b-10. bendi uyarınca 5 katına çıkarılarak alt sınırın 50.000.000.000 TL üst sınırın 125.000.000.000 TL olarak uygulanması gerektiği, yine sanık hakkında hükmolunan adli para cezasının, suç tarihinde yürürlükte bulunan aynı Kanun'un 47/son maddesinde "Birinci fıkranın (A), (B) ve (C) bentleri uyarınca verilecek para cezaları üst sınırla bağlı olmaksızın suçun işlenmesi suretiyle temin edilen menfaatin üç katından az olamaz" hükmü uyarınca; elde edilen menfaatin üç katından az olamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde eksik ceza tayinleri,b) Sanık hakkında hükmedilen uzun süreli hapis cezasının ertelenmesi karşısında, TCK'nın 53/3. maddesi uyarınca aynı maddenin 1. fıkrasının (e) bendinin uygulanmasının takdire bağlı olduğu, (c) bendi yönünden ise sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından fıkra hükmünün uygulanamayacağı ve (a),(b),(d) bentlerinin uygulanmasının zorunlu olduğu gözetilmeden, anılan maddenin uygulanmaması, Kanuna aykırı ve sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 30.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.