Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1387 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 8706 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : İcra Ceza MahkemesiSuç : 2004 Sayılı Kanuna Aykırılık Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun ... E. ....K ve ... E. ...K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, dava açan belge olması nedeniyle müşteki tarafından icra ceza mahkemesine verilecek olan şikâyet dilekçesinin, şüpheli veya şüphelilerin isimleri ve şikâyet konusu olaya ilişkin bilgileri taşıması gerekli olmakla birlikte, bu dava dilekçesinin 5271 sayılı CMK’nın 170. maddesinde belirtilen iddianamenin bütün şekil şartlarını içermesi zorunluluğu bulunmamasına göre, somut olayda mahkemece şirket yetkilisi olan sanığın isminin tespit edilmiş olması karşısında tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.1-Sanığa isnat edilen “ticari işletme yöneticisinin alacaklıları zarara sokmak kastı ile borcu ödememesi” suçunun oluşması için, takibin kesinleştiği tarih itibariyle şirketin borcu ödeme gücüne sahip olması ve şirketin hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olan şirket yetkilisinin alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla şirket borcunu ödememesi gerekmekte olup, borçlu aleyhine bir icra takibi yapılıp kesinleştirilmeden şikayette bulunulduğu anlaşıldığından suçun unsurları oluşmaması nedeniyle sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,2-Kabule göre de,a)Şikayetçi vekilinin şikayet dilekçesinde, borca batık olduğunu belirttiği borçlu şirketin, borcu ödeme gücünün bulunmadığını bildiğinin ve bu nedenle atılı suçun oluşmadığının kabulü ile sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, b)01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5358 sayılı Kanun'un 23. maddesi ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 352/b maddesi yürürlükten kaldırıldığından, hükmedilen cezanın şartları bulunduğu takdirde seçenek yaptırımlara ve ertelenmesine bir engel olmadığı göz önünde bulundurulmadan, kanun gereği paraya çevirme ve erteleme hükümlerinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,Kanuna aykırı ve sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 08.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.