Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 116 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 9051 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSUÇ : 6831 Sayılı Kanuna Aykırılık HÜKÜMLER : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Sanıkların motorlu testere ile suça konu emvali kestiklerine dair ihbar üzerine olay yerine gelen tutanak düzenleyicisi olan orman muhafaza memurlarının sanıkları, sanık ...'un ormana 200 metre mesafede olan bahçesinde motorlu testere ile 20 kental gelen emvali keserken görmeleri, bilirkişi raporuna göre de emvalin kesim tarihinin tutanak tarihi ile uyumlu olduğunun belirtilmesi, tutanak tanığı ...'ın olay yerinde yapılan keşifte dinlenilmiş olması sonucunda, sanıkların ormandan kestikleri emvali sürütme yoluyla sanık ...'un beyanına göre 200 metre mesafedeki sanık ...'un bahçesine getirerek boylamaya başladıklarının sabit olması karşısında, tebliğnamenin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Yine suç tutanağında emvalin dikiliden kesildikten sonra boylanmış halinin yakacak odun olarak belirtilmesi ve bilirkişinin raporunda da kesilen ağaçların yapacak nitelikli ağaçlar olduğunun belirtilmesi karşısında, suça konu ağaçların dikili hali ile yapacak niteliğinde oldukları sabit olduğundan tebliğnamenin (1) Sanıkların kendi beyanlarına göre kesilen emvalin bir kısmının römorke yüklenmiş olması, suçta kullanılan römork ile emvalin değeri kıyaslandığında müsaderesinin hakkaniyete aykırı bir durum oluşturmaması karşısında, traktör ve römorkunun müsaderesine dair mahkemenin takdir ve uygulamasında bir isabetsizlik bulunmadığından tebliğnamenin (2) numaralı bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; Yükletilen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanun'da öngörülen suç tipine uyduğu, Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.Ancak, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Vekalet Ücreti, maktu ve nisbi olmak üzere belirlenmiştir. Maktu vekalet ücreti, davanın konusunun para olmadığı veya para ile ölçülemediği hallerde belirlenen ücret, nisbi vekalet ücret ise davanın konusunun para olması veya para ile ölçülebilir olması halinde bu değer üzerinden belirlenen ücrettir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun 365/2. maddesinin aksine ceza davalarında şahsi hak talebi halinde mahkemece bu hususta da karar verilmesi gerektiği yolunda bir düzenleme bulunmaması ve 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 112, 113 ve 114. maddeleri hükümleri karşısında; davada kendisini vekille temsil ettiren katılan İdare lehine hüküm tarihinde yürürlükte olan avukatlık asgari ücret tarifesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ayrıca müsaderesine karar verilen tesis değeri üzerinden nisbi vekalet ücretine de hükmedilmesi, Kanuna aykırı ve sanık ..., sanık ... ve müdafiinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, hükümlerin BOZULMASINA, bozma sebebi 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bulunduğundan, hüküm fıkrasında yer alan "660 TL nispi vekalet ücretinin" ibaresinin çıkarılması suretiyle, başkaca yönleri Kanuna uygun bulunan hükmün tebliğnameye aykırı olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 11/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.