Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9818 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 6850 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : İstanbul 14. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 10/06/2013NUMARASI : 2010/398-2013/147Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılardan O.. T.. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacılar vekili; müvekkillerinin davalı banka ile dava dışı bir şirket arasında 2006 yılı Mayıs ayında akdedilen 150.000,00 TL'lik genel kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladıklarını, daha sonra asıl borçlu şirket yetkilisi ile davalı bankanın anlaşması sonucu 18/09/2007 tarihli 300.000,00 TL limitli yeni bir kredi sözleşmesi akdedildiğini ve müvekkillerinin imzası taklit edilerek sözleşmenin kefil sıfatıyla müvekkilleri adına imzalandığını, borcun ödenmemesi sebebiyle davalı banka tarafından borçtan sorumlu olmayan müvekkilleri hakkında icra takibi yapıldığını belirterek müvekkillerinin icra takibi nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili; banka alacağının müvekkili tarafından temlik alındığını, davacıların iddiasının haksız ve dayanaksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan delillere göre; 18/09/2007 tarihli ve 300.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesindeki davacılara atfen atılmış bulunan imzaların davacıların eli ürünü olmadığının tespit edildiği, takibe konu edilen kredilerin imzası inkar olunan bu sözleşmeden kaynaklanan borçlar olduğu anlaşılmış ise de takipteki borç miktarının inkar olunmayan sözleşmedeki kefalet limiti dahilinde kaldığı, davacıların kefaletinin ise 818 sayılı BK'nın 494. maddesi uyarınca sınırlı olmayan zaman için verilen kefalet kapsamında bulunduğu, banka ile kredi borçlusu arasındaki kredi ilişkisi tamamen sona ermemişse bir tarihte borcun sıfırlanmasının kefili kefaletten kurtarmayacağı, davacıların borç sona erdiğinde kefaletten vazgeçtiklerine ilişkin davalı bankaya yapılan bir bildirimde bulunduklarını iddia ve ispat edemedikleri, sona ermemiş kefalet nedeniyle davacılarca imzalanmış olan 23/05/2006 tarihli sözleşme kapsamında davalıların kefaleti devam ettiğinden davacıların talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılardan O.. T.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava konusu kredinin davacıların kefalet imzalarının bulunmadığı 18/09/2007 tarihli sözleşmeden kaynaklandığı yerel mahkemenin kabulündedir. Davalı bankaca hüküm gerekçe yönünden temyiz edilmemiş, sadece davacılardan O.. T.. hükmü temyiz etmiştir. 2007 tarihli sözleşmede kefaleti bulunmayan temyiz eden davacının o sözleşmeye dayanılarak açılan krediden dolayı kefalet sorumluluğu bulunmadığı gözetilmeden mahkemece yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı O.. T.. yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 26.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.