Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9734 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 12715 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili... ile davalı vekili Av.....'nın gelmiş olmasıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalı tarafından dava dışı... hakkında yapılan icra takibinde müvekkilinin adı geçen borçlu ile herhangi bir bağlantısı ve ilgisi olmadığı halde müvekkilinin iş yerinde 27.02.2008-04.03.2008 tarihlerinde haksız haciz işlemi yapılınca müvekkilince icra dosyasına haciz baskısı altında 27.500 TL yatırıldığını, davalı hakkında.... İcra Hukuk Mahkemesi'nde açılan ve müvekkili lehine sonuçlanan istihkak davasında icra takibinin durdurulması için 11.000 TL teminat karşılığında tedbir taleplerinin kabul edildiğini, müvekkilinin bu şekilde icra dosyasına ödemek zorunda kaldığı toplam 38.500 TL'nin 27.500 TL lik kısmını 02.03.2011 tarihinde, 11.000 TL yi ise 11.03.2011 tarihinde geri aldığını, 3 yıl boyunca müvekkilinin icra dosyasına ödemiş olduğu bu miktar paranın ticari getirisinden mahrum kaldığını, bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz miktarınca zarara uğradıklarını ileri sürerek, BK'nın 41. maddesi gereği fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak şimdilik 8000 TL maddi zararın yasal faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 28.06.2013 tarihli dilekçe ile harcını yatırmak suretiyle davasını 27.791,19 TL üzerinden ıslah etmiştir. Davalı vekili, icra hukuk mahkemesince karar verilen ve maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden istihkak davasında müvekkili aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmediğine göre yapılan haciz işleminin haksız ve kötü niyetli olmadığının anlaşıldığını, davacı şirketler ile borçlu şirket arasındaki fiili ve organik bağlantının varlığının aynı borçlu aleyhine bir başka alacaklı tarafından yürütülen başka bir icra takip dosyasından anlaşıldığını, davacı şirket ortakları ile borçlu şirket ortaklarının aynı kişiler olduğunu, dava dilekçesinde talep edilen zarar miktarının nasıl hesaplandığının da anlaşılamadığını, davacının zararı çoğaltmamak için gerekli tedbirleri de almadığını, zira, davacı teminat mektubu karşılığında tedbir kararı alabilecekken nakit ödemeyi kendisinin tercih ettiğini, davacının haksız fiilden ötürü tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre; davacı....i nin icra dosyasına teminat olarak yatırdığı paradan yoksun kaldığı döneme ilişkin toplam 27.791,19 TL faiz kaybına uğradığı, adı geçen şirketin dışındaki davacıların icra dosyasına veya teminat olarak herhangi bir ödemede bulunmadığı gerekçesiyle davacı ... nin davasının kabulü ile, davacı tarafın icra takibi dolayısıyla yapmış olduğu ödemeler sebebiyle uğradığı faiz zararı miktarı olan 27.791,19 TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacı tarafa verilmesine, davacılar... ile... nin açmış olduğu davaların reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Dava, haksız haciz nedeniyle BK'nın 41. maddesi hükmü uyarınca uğranılan zararın faiz alacağı olarak tahsili istemine ilişkindir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sy. BK'nın 104/son(TBK'nın 121/son) maddesi hükmüne göre faize faiz yürütülemeyeceğinden hüküm altına alınan faiz alacağına yasal faiz işletilmesi doğru görülmemiştir. 3-Diğer taraftan davacı vekili 28.06.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile harcını yatırmak suretiyle davada talep ettiği miktarı 27.791,19 TL üzerinden ıslah etmiş, davalı vekili usulüne uygun olarak yasal süresinde ıslah ile artırılan miktarın zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür. Islah tarihi 28.06.2013 itibariyle ıslah edilen alacak miktarı yönünden istihkak davasının kesinleştiği 21.12.2010 tarihinden itibaren BK'nın 41. maddesinde düzenlenen 1 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş bulunduğundan ıslahla artırılan miktara ilişkin talebin reddi gerekirken kabulü de bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Yukarıda (1) no'lu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) no'lu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 01.07.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.