MAHKEMESİ Taraflar arasındaki asıl ve birleşen itirazın iptali davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen dosya davalıları vekilince duruşmalı ve asıl ve birleşen dosya davacısı vekilince de duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ...ile davalılardan ... San. ve Tic. A.Ş. vek. ... gelmiş, diğer taraftan başka gelen olmadığından, onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı vekili, genel kredi sözleşmesine istinaden kredi borçlusu lehine verilen teminat mektubunun komisyon bedellerinin ödenmediğini, teminat mektubu bedelinin deposu ve komisyon alacağının tahsili için girişilen icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini iddia ederek davalıların itirazlarının iptaline ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevabında, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri uyarınca muhtelif teminat mektupları alındığını, sözkonusu mektupların bir kısmının 1997 yılı sonunda, bir kısmının ise 1998 yılı sonunda iade edildiğini, DSİ III. Bölge Müdürlüğü'ne hitaben verilen toplam bedeli 92.200,00 TL olan teminat mektuplarının komisyon bedellerinin ödendiğini, davacının mükerrer ve fazla talepte bulunduğunu, kefalet limiti ve süresi açık olarak belirtilmediği için müvekkili ... yönünden kefaletin geçerli olmadığını, davalı şirketin nakit alacak borcunun 9.660 TL ve faizden ibaret olduğunu savunarak, müvekkili ... açısından davanın husumetten, diğer davalı şirket hakkındaki davanın ise 9.660,00 TL dışında kalan kısım ve fer'ileri yönünden reddine ve lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir.Birleşen dosyada davacı vekili, davalı şirket lehine verilen mer'i teminat mektuplarının komisyonlarının ödenmediğini, mektup bedellerinin depo edilmediğini, keşide edilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, alacaklarının tahsili için girişilen icra takibine de haksız olarak itiraz edildiği iddia edilerek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevabında, davacı yana müvekkillerinin borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddi ile davacının tazminata mahkum edilmesini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve benimsenen son bilirkişi raporuna göre, imzalanan genel kredi sözleşmelerine istinaden davalı asıl borçlu şirkete kredi hesabı açılıp, talebi üzerine 92.000,00 TL bedelli 9 adet teminat mektubu verildiği, kullandırılan kredi şartlarına uyulmaması üzerine davalılara gönderilen ihtarname ile temerrüde düşürüldükleri, borcun ödenmemesi üzerine icra takiplerine başlanıldığı, davacı bankanın takipte 30,00 TL üzerinden hesaplama yaparak komisyon bedeli talep ettiği, komisyon oranı konusunda verilen 21.03.2006 .../...tarihindeki kararın davalı yana tebliğ edilmediği, sözleşmedeki yetkinin kötüye kullanılarak komisyon oranının arttırılmasının dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, yine uygulamada tüm bankalarca teminat mektuplarına 3'er aylık dönemlerde % 1 ve yıllık % 4 oranında komisyon tahakkuk ettirildiği, davacı banka tarafından 21.03.2006 tarihinde alınan kararda yıllık % 2 devrevi minimum komisyon uygulanacağının da belirtildiğinden borçlu lehine olarak yıllık % 2 oran üzerinde komisyon uygulanması gerektiği, sözleşmenin 44/2 maddesi uyarınca uygulanacak temerrüt faiz oranının % 105 olduğu, takip ve davanın açıldığı tarihlerde mer'i olan teminat mektup bedellerinin toplam 92.336,52 TL olup, bütün mektupların dava tarihinden sonra davacı bankaya iade edildiği, bu nedenle depo talebinin konusuz kaldığı, alacağın likit bulunduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Hükme esas alınan ek rapor, aynı bilirkişinin düzenlediği kök raporunda ve keza mahkemece daha önce alınan 05.11.2012 tarihli ilk bilirkişi heyeti raporunda tespit edilen miktarlardan farklı olduğu görülmüştür. Bu durumda raporlar arasında çelişki doğduğundan ve taraf vekillerince hükme esas alınan bilirkişi raporuna itiraz edilerek raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması talep edildiğinden uyuşmazlığın çözümlenmesi yönünden sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi amacıyla konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı ve davalı ... yararına takdir edilen 1.100'er TL duruşma vekalet ücretinin bir diğerinden alınarak yek diğerine ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.