Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 971 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5182 - Esas Yıl 2015
ESAS NO : ...KARAR NO : ...ESAS NO : ...KARAR NO : 2016/971 Y A R G I T A Y İ L A M IİNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : ...TARİHİ : ...NUMARASI :...DAVACI : ...DAVALI : ...Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda davanın kabulüne dair verilen hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş olması üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı ... ile davalı vekili ...nın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan taraf vekillerinin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Davacı vekili, müvekkili tarafından davalıya satılan mal karşılığı düzenlenen 6 adet fatura bedelinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibinde icra dairesinin yetkisine ve borca vaki itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin yerleşim yeri olan ... bu davada yetkili olduğunu, müvekkili şirketin davacıya hiçbir borcunun bulunmadığını, faturalara itiraz edilmemiş olmasının içeriği malın teslim edildiği anlamına gelmediğini, müvekkil şirket yetkilisi ile davacı şirket yetkilisi arasında yapılan 16.04.2010 tarihli protokol gereği müvekkili şirketin davacıdan 212.100,00 TL cari alacağı bulunduğunu, bu nedenle de müvekkilinin borcu bulunmadığını ileri sürerek davanın reddi ile %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılamada toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; ...nin yetkili kılınması ve para alacağından doğan takip ve davalarda alacaklının bulunduğu yer... de yetkili olduğundan HMK. 17. (HUMK 22.) maddesi ve HMK. 10. ve BK. 89/1. maddeleri nazara alınarak davalı vekilinin ...nün ve Mahkemenin yetkisine itirazların reddine karar verildiği, dava konusu 6 adet faturanın davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı vekilince her ne kadar 16.04.2010 tarihli sözleşme gereğince davalının davacıdan 212.100,00 TL alacaklı olduğu iddia edilmiş ise de; 27.09.2009 tarihli sözleşmeye göre; taşınmazın gerçek değerinin 192.100,00 TL olduğu, davacı tarafça 192.100,00 TL.lik ödeme borçtan düşülmek suretiyle takip yapıldığı, davalı tarafça ödeme belgesi ibraz edilmediği, 27.03.2014 tarihli duruşmada davalı vekilince yemin delilinden de vazgeçildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı borçlunun icra takip dosyasına yaptığı itirazın 79.984,00 TL asıl alacak üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, kabul edilen asıl alacak 79.984,00 TL üzerinden takip tarihi nazara alınarak %40 oranında hesaplanan 31.993,60 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, 24.06.2010-12.08.2010 tarihleri arasında düzenlenmiş olan 6 adet faturaya dayalı ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK'nın 67. maddesi hükmü uyarınca iptali istemine ilişkindir. Uyuşmazlık davacı vekilince dosyaya ibraz edilen taraflar arasındaki 27.09.2009 tarihli sözleşmeye mi yoksa sözleşme dışı alacağa dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır. İtirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı bir dava olup davacı vekili takipte sadece 6 adet faturaya dayanmış dava dilekçesinde de sözleşmeden bahsetmemiş, nitekim son olarak mahkemenin 08.04.2014 tarihli ara kararına istinaden davacı vekili 22.04.2014 tarihli dilekçesinde dava konusu faturaların sözleşme dışı yapılan işlerden doğduğunu, açık hesap gereği düzenlenen faturalar olduğunu ileri sürmüştür. Bu durumda tarafların iş bu faturalara konu alacağın taraflar arasındaki 27.09.2009 tarihli sözleşmeden doğmadığı konusunda mutabık kaldıkları gözetildiğinde, taşınmaz devrine ilişkin sözleşmede yer alan koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğinin ifası yönünden iş bu davada değerlendirme yapılması doğru olmadığı gibi dava dışı belgelerin değerlendirilmesi de doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilen takip dayanağı 6 adet faturanın ödenip ödenmediği hususunda tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde dayanak belgeleri de incelenmek ve belirtilmek suretiyle konusunda uzman bir bilirkişide rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 27/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.