Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 952 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 5121 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... ile davalı vekilleri Av. ... ve Av. ...'in gelmiş olmalarıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, taraflar arasında noterde düzenlenen sözleşme ile on iki adet çekici ve on iki adet yarı römorkün 300.000 TL bedel karşılığında müvekkilince davalıdan satın alındığını 300.000 TL satım bedeli ile birlikte 290.000 USD'nin de araçların bakım ve onarım masraflarına karşılık olmak üzere davalı hesabına havale edildiğini, araçların teslim edilmemesi üzerine başlatılan ceza soruşturması kapsamında satıma konu araçların parçalarının sökülerek hasarlanmış bir şekilde bulunduğunu, bu haliyle araçları teslim almak zorunda kalan müvekkilinin maddi kayıplara uğradığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla maddi tazminat ve alacak istemlerine yönelik şimdilik 100.000 TL'nin satış tarihinden itibaren ticari kredilerine uygulanan en yüksek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Yargılama sürerken sunduğu ıslah dilekçesiyle 953.079 TL'nin tahsilini istemiştir.Davacı vekilince sunulan dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinde taleplerinin ne kadarının alacak ne kadarının tazminat olduğu belli olmadığından bahisle dava dilekçesi ve ıslah dilekçesinin mahkemenin ara kararıyla iptali üzerine ikinci kez sunulan dava dilekçesinde, önceki dilekçesine ek olarak; ceza soruşturmaları sürerken yanlar arasında yapılan görüşmeler sonucunda davalının sulh teklifinin kabul edilerek 05.05.2009 tarihli protokolün imzalandığını, müvekkilinin yükümlülüklerini yerine getirdiği halde davalının buna uymadığını, karşılıklı çekilen ihtarlarla protokolün feshedildiğini belirterek, 728.423,40 TL tazminat ve 226.503 TL alacak tutarının en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, yanlar arasındaki satım ilişkisine konu çekici ve yarı römorkların gerçek satım bedelinin KDV dahil 1.104.480 TL olduğunu, ödeme ve araç teslimi eş zamanlı olarak karşılaştırılmış ise de davacının 290.000 USD dışında bir ödeme de bulunmadığını, noter devri gerçekleştiği halde araçların bakiye bedelinin ödenmediğini, bu nedenle müvekkilinin araçlar üzerinde hapis hakkını kullandığını, yargılama sırasında akdolunan 05.05.2009 tarihli protokol hükümlerinin de davacı yanca ihlal edilmesi sonucu uygulanamadığını bildirerek, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece dosyaya sunulan deliller ve protokol hükümleri birlikte değerlendirilerek benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, taraflarca protokolle hüküm altına alınan maddelerin yerine getirilme sırasına uyulmaması nedeniyle protokol şartlarına riayet edilmemiş ise de, tacir sıfatı bulunan tarafların arasındaki uyuşmazlığın artık 05.05.2009 tarihli protokol kapsamından ibaret kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 177.312,00 TL tazminatın 26.02.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Mahkemece taraflar arasındaki uyuşmazlık yargılama sırasında akdolunan 05.05.2009 tarihli protokol çerçevesinde sonuçlandırılmıştır. Oysa anılan protokolün tarafların karşılıklı ihtarnameleriyle feshedilmiş olduğu ve hiç uygulamaya konulmadığı Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/49 E.-2011/186 K.sayılı kararıyla saptanmıştır. Esasen tarafların beyanları ile de sözü edilen protokolün uygulanmamış olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.Bu durumda mahkemece, uyuşmazlığın anılan protokol hükümlerine göre çözümlenemeyeceği, iddia ve savunma çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılarak çözümlenmesi gerektiği gözetilerek, konusunda uzman kişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetime elverişli yeni bir rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin birinden alınarak yek diğerine verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.