Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 9491 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 839 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil... Av. ...'nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı asil ve davalı vekilinin sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı,davalı banka ile 20.06.2006 tarihinde aynı anda değişik tarihli 3 adet forward işlemi yapmak istediğini, ilk iki forward işlemi için davalı bankanın 18.10.2006 tarihinde 14.330 TL ve 18.12.2006 tarihinde ise 16.305 TL olmak üzere toplamda 30.635 TL'yi kendisinin banka nezdinde duran parasından rızası olmaksızın fazladan tahsil ettiğini,...menfi tespit davası açtığını, yargılama sonunda forward işleminin kurulmadığı ve geçersiz olduğu yönünde karar verildiğini, kararın kesinleştiğini, dolayısıyla diğer işlemlerin geçersiz olduğunun sübuta erdiğini, 30.635 TL ile faizinin tahsili için davalı banka aleyhine başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı sonucu durduğunu belirterek 30.635 TL ana para alacağı ile 170.582 TL faiz alacaklarından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL'lik kısım için itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandığını, BK'nın 66. maddesi uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, ayrıca dava konusu olayda sebepsiz iktisap kurallarının uygulanması için aranan şartların gerçekleşmediğini, ifadan 5 yıla yakın bir süre geçtikten sonra işleme ilişkin şekil bozukluğunun ileri sürülmesinin MK'nun 2. maddesine aykırı olduğunu, davaya konu tutarların davacının rızası dışında tahsil edildiği yolundaki iddianın gerçeği yansıtmadığını, 18.10.2006 ve 18.12.2006 tarihlerinden itibaren faiz istenemeyeceğini, faiz oranının da fahiş olduğunu bildirerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere göre, ...'nin 2007/298 Esas sayılı dosyasında davacı ... tarafından davalı banka aleyhine açılan menfi tespit davasının yargılaması sonunda davanın kabulü ile taraflar arasında ileri tarihli döviz alım sözleşmesinin kurulmadığının ve davalı bankanın 27.06.2007 tarihli ihtarnamede belirttiği 340.072,20 TL borçla ilgili davacının borçlu olmadığının tespitine karar verildiği, kararın kesinleştiği, buna göre dava konusu olayda davalı bankanın kurulmamış bir sözleşmeye istinaden haklı bir sebep olmadan davacıdan tahsil ettiği tutarlar kadar haksız şekilde zenginleştiği, davacının menfi tespit davası sonunda sebepsiz zenginleşmeden haberdar olduğu, bu itibarla davanın süresinde açıldığı, davanın zamanaşımına uğramadığı, davalı bankanın tahsilat yaptığı tarihlerden itibaren temerrüt faizi işlemeye başlayacağı gerekçeleriyle davanın kabulüne, davalının 40.635 TL'lik takibe yönelik itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden ve asıl alacak olan 30.635 TL'ye takipten itibaren artan ve eksilen oranlarda yasal faiz yürütülerek devamına, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına ve davalının %40 oranında icra inkar tazminatıyla sorumlu tutulmasına karar verilmiş, hüküm davacı asil ve davalı vekilince temyiz edilmiştir. ../..1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nun 101. maddesi (6100 sayılı TBK'nun 117.) hükmüne göre faizin başlangıcı yönünden temerrüt ihtarı gerektiği gözetilmeksizin bankaca yapılan tahsilat tarihlerinden itibaren işlemiş faiz hesabı yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Öte yandan davacı yargılama sırasında kendisini vekil aracılığıyla temsil ettirmediği halde davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi de usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm ,davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.