MAHKEMESİ : Emirdağ Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 10/07/2013NUMARASI : 2011/94-2013/411Taraflar arasındaki birleşen menfi tespit - istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen dosya davacıları vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Asıl davada davacılar vekili, davalı banka ile müteveffa İbrahim Sarıer arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde müvekkillerinin müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, davalı banka ile yapılan sözleşme gereğince borcun sigorta edildiğini, buna rağmen davalı banka tarafından alacağın tahsili için müvekkilleri aleyhine icra takibine girişildiğini, itiraz sonucu takibin durduğunu, alacağın sigorta şirketinden tahsil edilmesine rağmen davalının bu hususu Emirdağ Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2010/682 Esas sayılı itirazın iptali dava dosyasına yansıtmadığını, müvekkilerinin mükerrer tahsilatla karşı karşıya kaldığını ileri sürerek icra takibinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili banka tarafından kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine girişilen icra takibinin itirazla durduğunu, açılan itirazın iptali davasında davanın kabulüne karar verildiğini, sonrasında müvekkili bankanın sigortadan ödeme aldığını, bu miktarın borçtan düşüldüğünü, bakiye borcun istendiğini, bunun üzerine davacıların eldeki menfi tespit davasını açtıklarını belirterek davanın reddine ve %40 tazminata karar verilmesini istemiştir.Birleşen davada davacılar vekili, müteveffa İ. S.r'in asıl davanın davalısı Ş.bank AŞ'den kredi kullandığını, akabinde vefat ettiğini, kredi borcunun tahsili için başlatılan takibin itiraz sonucu durması üzerine açılan itirazın iptali davasında bankanın davalı sigorta şirketinden vefat ödemesi almasına rağmen bunu itirazın iptali davasında ileri sürmediğini, dolayısıyla müvekkillerinin icra dosyasına tüm dosya borcunu icra inkar tazminatı ve faiziyle birlikte anılan bankaya ödemek zorunda kaldığını, fazla ödemeden dolayı davalı sigorta şirketinin de banka ile birlikte sorumlu olduğunu ileri sürerek icra dosyasına ödenen bedelin davalıdan istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı S.. S.. AŞ vekili, müteveffanın 08.03.2009 tarihinde vefat ettiğini, 2 yıllık zamanaşımı süresinden sonra davanın açıldığını, davacıların müvekkili şirkete yaptığı herhangi bir ödeme bulunmadığını, dolayısıyla müvekkilinin istirdat davasının muhatabı olmadığını, poliçe teminatı olan 10.000,00 TL nin daimi mürtehin bankaya ödendiğini, müvekkilinin hiçbir sorumluluğunun kalmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, müteveffa İbrahim Sarıer'in davalı Şekerbank AŞ'den kredi kullandığı, kredi borcunun tahsili için girişilen icra takip dosyasına davacıların fazla ödemelerinin bulunmadığı, davacıların alacaklı olmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davanın davacılar vekilince temyiz edilmiştir. Asıl davanın davacıları Y.. Ş.. ve M.. S.. ile davalı banka arasında daha önce açılmış bir itirazın iptali davasının bulunduğu, eldeki menfi tespit davasının itirazın iptali davasının açılmasından sonra açılmış olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. İtirazın iptali davasında, kefil olan borçluların savunma yoluyla borçlu olmadıklarını ileri sürebilmeleri mümkün olduğundan bu davacıların itirazın iptali davasından sonra menfi tespit davası açmakta hukuki yararları bulunmamaktadır.Mahkemece, dava şartlarından olan hukuki yarar üzerinde durulmadan somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle asıl davanın davacıları Y.. Ş.. ve M.. S.. yönünden esastan red kararı verilmesi doğru görülmemiştir.Asıl dava ve birleşen davanın davacılarından olan B.. S.., murisi İbrahim Sarıer'in mirasçısı sıfatıyla her iki davayı açmış bulunmaktadır. Murisin ölüm tarihi itibariyle terekesi iştirak halinde olduğundan diğer tüm mirasçıların davaya dahil edilmesi ya da terekeye temsilci atanarak davanın yürütülmesi konusunda adı geçen davacıya uygun süre verilmesi, bu yöne ilişkin dava şartının tamamlanmasından sonra yargılamaya devam edilmesi gerekirken, mahkemece bu yönler üzerinde durulmadan ve dava şartı yerine getirilmeden yargılama yapılarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 14.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.