Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 8993 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19042 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ile davalının 2009 yılında ortak olarak ayakkabı imalatı yapmak konusunda anlaştıklarını ve bir şirket kurduklarını, davalının gizli ortak olduğunu, işlerin iyi gitmemesi nedeniyle ortakların arasının açıldığını, davalının müvekkiline baskı yapmaya başladığını, 2010 yılında davalının müvekkilinden silah kullanarak ve tehditle imzalı boş bono aldığını, sonradan bu bonoyu doldurarak takibe konu ettiğini,....Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05.02.2013 tarih, 2012/194 Esas 2013/11 Karar sayılı ilamı ile davalının yağma suçundan mahkumiyetine karar verildiğini ileri sürerek, müvekkilinin icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı, davaya cevap vermemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda.... Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2012/194-2013/11 E.K sayılı ilamı ile davalının yağma suçundan mahkumiyetine karar verildiği, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, kararın 17.04.2013 tarihinde kesinleştiği, anılan ceza dosyasında dinlenen tanıkların beyanları dikkate alındığında, davalının dava konusu bonoyu davacıdan tehdit sonucu aldığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davacının dava konusu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve %20 tazminata karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davacının rızası hilafına, zor kullanılarak, tehditle alınan bonodan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. TBK.nun 39 maddesinde (818 sayılı BK.nun 31 mad.) irade bozukluğuna dayalı olarak açılan menfi tespit davalarında 1 yıllık hak düşürücü süre öngörülmüştür. Somut olayda, davacı dava konusu bononun 2010 yılında silah zoru ile düzenlendiğini iddia etmiş, 17.01.2012 tarihinde müşteki sıfatıyla savcılığa verdiği ifade tutanağında zorla senet imzalatıldığı iddiası ile şikayette bulunmuş, eldeki davayı ise 28.08.2013 tarihinde açmıştır. Bu durumda davacının şikayette bulunduğu tarih itibariyle korkunun etkisinin geçmiş sayılması ve bu tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü sürenin hesaplanması gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilerek, davanın TBK.nun 39. maddesinde belirtilen hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı yönünde bir karar verilmesi gerekirken, doğrudan işin esasına girilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde karar tesisi doğru görülmemiştir.Öte yandan, yerel mahkemece ceza mahkemesi kararına dayanılarak hüküm oluşturulmuş ise de, ceza mahkemesince ''hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına'' karar verilmiştir. Bu karar 5271 sayılı CMK'nın 223.maddesinde belirtilen hükümlerden değildir, dolayısıyla kesin bir mahkumiyet hükmü gibi hukuk hakimini bağlayıcı bir karar olarak değerlendirilemez. Aksi düşünüldüğü takdirde, bu kararın sonucu olarak 5 yıllık deneme süresi içinde bir suç işlendiğinde, mahkemece hüküm açıklanacak ve temyiz hakkı doğacak, şayet yapılan temyiz incelemesinde ceza mahkemesi kararı bozulursa, hukuk mahkemesinin kararının da dayanağı ortadan kalkacak ve yargılamanın yenilenmesi gündeme gelecektir. Bu durum ise adalete olan güveni ve saygıyı zedeleyecektir. Sonuç olarak; TBK.nun 74. maddesi (818 Sayılı B.K.' nun 53.mad) uyarınca ceza mahkemesinin mahkumiyet kararında tespit ettiği maddi olgu hukuk hakimini bağlar ise de, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ceza mahkemesi kararlarının böyle bir etkiye sahip olmayacağı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01/02/2012 tarih, 2011/19-639 esas ve 2012/30 sayılı kararında belirtilmiştir. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 17.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.