Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili, dava dışı borçluya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde ilk sıraya alınan davalı Vergi Dairesinin haczinin müvekkilinin haczinden sonraki tarihli olduğunu, bedeli paylaşıma konu taşınmazın aynından doğmayan vergi alacağının ilk sırada yer alamayacağını ve vergi borçlusu şirkete başvurulmadan şirket yetkilisi hakkında haciz işlemi uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Hazine temsilcisi, dava dışı borçlunun gerçek usulde vergi mükellefi olduğunu ve geçmiş dönemlerden vergi alacağı bulunduğunu bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. İcra Mahkemesi'nce davalı Vergi Dairesinin bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerinde haczi bulunduğu, bu itibarla ilk hacze iştirak edebileceği; davacının dördüncü sırada yer alması nedeniyle davalı yararına garameten yapılan paylaştırma neticesinde sıra cetvelinin iptalinin sonucu değiştirmeyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş; hüküm şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Şirket ortak ve yöneticilerinin, şirketin vergi borcundan sorumluluğu hususu 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddesinde düzenlenmiştir. Dosyanın incelenmesinde bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine davalı yanca konulan haczin dayanağının, taşınmaz sahibinin ortağı olduğu limited şirkete ait vergi borcu olduğu; davalı idarenin bu alacağın tahsili için şirket hakkındaki yasal işlemleri tamamlamadığı, bir başka ifade ile şirketin aciz halinde olduğunun tespiti bağlamında yeterli girişimde bulunmadığı; diğer yandan da dava dışı borçlu İbrahim aleyhine takibata başlanmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da bu iki husus belirlenmiş; şirketin aciz halinde olduğunun davalı yanca belgelenmediği ve dava dışı borçlu hakkında usulüne uygun biçimde icra takibine girişilmediği açıklanmıştır. Diğer taraftan, sıra cetveline itiraz davalarında dava sonucundan yalnızca sıra cetveline itiraz eden kimse yararlanır. Bu durumda, mahkemece davalı Vergi Dairesinin bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerindeki haczinin geçersizliği, sıra cetvelinde yer alan diğer alacaklıların herhangi bir itirazının bulunmadığı ve davacı vekilinin temyiz dilekçesinde gösterdiği alacak tutarı da dikkate alınarak bir karar verilmek gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddinde isabet görülmemiştir. Sonu ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 27.09.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.