MAHKEMESİ : ... Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 16/12/2014NUMARASI : 2012/1507-2014/583 Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... gelmiş diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine İstanbul 13. İcra Müdürlüğü'nün 2011/13972 sayılı dosyasında 4 faturaya dayanarak genel haciz yolu ile takibe giriştiğini ayrıca aynı icra müdürlüğünün 2011/13973 sayılı dosyasında ise 20.04.2011 tanzim ve 05.05.2011 vade tarihli 10.000,00 USD bedelli “malen” kaydını içeren bonoya dayanarak kambiyo senetlerine özgü takibe giriştiğini, faturalara dayalı takibe itiraz edilmediği için takibin kesinleştiğini, taraflar arasındaki acentelik ilişkisinden dolayı müvekkilinden teminat senedi alındığını, müvekkiline hiçbir zaman malların satılmadığını, faturalara konu malların teslim alınmadığını ileri sürerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile söz konusu icra takiplerinin iptaline, %40 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddi ile %20 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, davacı fatura konusu malları almadığını, faturaların tebliğ edilmediğini iddia etmiş ise de, ticari defterlerini ibraz etmediğinden takip dayanağı faturaların davacı defterinde kayıtlı olup olmadığının anlaşılamadığı, menfi tespit davalarında ispat yükünün ağırlıklı olarak alacaklıda olduğu benimsenirse de, davacının da borcunun bulunmadığına dair iddiasını ispatlayacak kanıtları sunması gerektiği kendi ticari defterlerini dahi ibraz etmeyen davacının bu ispat yükünü yerine getirdiğinden söz edilemeyeceği, hal böyle olunca gerek davalının defter kayıtları, gerekse bonodaki malen kaydı dikkate alındığında fatura konusu malların teslim edilmediği yönündeki savunmaya itibar edilemeyeceği, temel ilişkiye dayalı olarak ayrıca bonoya dayalı takip yapılmasında engel bir durumun bulunmadığı, bonoya dayalı alacak da ilamsız takibe konu tutarın içinde olduğundan davalının her iki takip talebinde tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla talepte bulunduğu gerekçeleriyle yerinde görülmeyen menfi tespit isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. 1)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle İstanbul 13. İcra Müdürlüğü'nün 2011/13973 sayılı takip dosyasının dayanağı olan bononun ihdas nedeni hanesinde "malen" kaydı bulunmakta olup, bu bono karşılığında mal teslim alınmayıp senedin teminat senedi olduğu yolundaki iddiasını yazılı delille kanıtlayamayan davacının bono ve buna dayalı takibe ilişkin menfi tespit davasının reddinde isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2)Davacının diğer menfi tespit talebi faturalara dayalı İstanbul 13. İcra Müdürlüğü'nün 2011/13972 sayılı takip dosyasına yöneliktir. Bu takibe dayanak yapılan faturalar kapsamındaki malların davacıya teslim edildiğini davalının usulen kanıtlaması gerekmektedir. İrsaliyeli faturalarda teslim alan isim ve imzası bulunmamaktadır. Davacı dava konusu faturalar kapsamındaki malları teslim almadığını ileri sürmektedir. Bu durumda davalının davacıya mal teslim ettiğini ve bundan dolayı alacaklı olduğunu yazılı delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Her ne kadar kararın gerekçesinde davacının defter sunmaması ve ceza soruşturması sırasında polis memuru huzurunda dinlenen ... isimli şahsın beyanları mal tesliminin kanıtı olarak değerlendirilmiş ise de, yerel mahkeme gerekçesinde isabet görülmemiştir. Zira, davalı taraf münhasıran davacı defterlerine dayanmadığından davacının defter sunmaması tek başına mal teslimini kanıtlamaya yol açmaz. Öte yandan ortada kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı bulunmadığından ... isimli kişinin ceza soruşturması sırasındaki ifadesi de mal teslimini kanıtlamaya yeterli ve elverişli bir beyan olarak kabul edilemez. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda BA ve BS formlarının vergi dairesinden celp edilmesi hususu mahkemenin takdirine bırakılmış olup, mahkemece bu yönler bakımından da araştırma ve inceleme yapılmamıştır.Bu durumda mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeden ve deliller tam olarak toplanmadan eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte belirtilen sebeplerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 02/05/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.