Taraflar arasındaki birleştirilen menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili, davalının senede dayalı olarak müvekkilinin murisi hakkında takibe geçtiğini, takibe konu senedin gereği yansıtmadığını , davalı ile muris K.E.' ın üçüncü eşi Kamile E.' ın işbirliği yaptığını, amaçlarının oldukça varlıklı olan muris K.E.' ın mal varlığını ele geçirmek olduğunu, müvekkilinin bu miktar kadar parayı davalıdan borç almasının mümkün olmadığını, dava dışı Kamile E. ın eşi K.E.' ın ölmüş olmasına rağmen ödeme emrini tebliğ ederek yasal olmayan yollarla takibi kesinleştirdiğini, dava konusu senet dışında bir başka senede dayalı olarak ta ayrı bir takibe geçildiğini belirterek senet nedeni ile davalıya borçlu olunmadığının tespiti ile % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin davacının murisine borç para verip dava konusu senedi aldığını, davacının iddiasını ispat etmesi gerektiğini öne sürerek davanın reddi ile % 40 tazminata karar verilmesini savunmuştur. Davacı ile davalı N.Ö. arasında bir başka senet nedeni ile görülen menfi tespit davasının bu dosya ile birleştirilmesine karar verilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, muris .K.E.' ın gerek senetlerin tanzim tarihleri itibari ile ve gerekse bu tarihlerden öncesinde ekonomik durumunun çok iyi olduğu, davalıların ekonomik olarak senetlerde yazılı miktarda paraları murise borç verecek durumda bulunmadıkları, zaten murisin de borç almasını gerektirir durumda olmadığı, olayların akışına göre senetlerin gerçeği yansıtmadığı gerekçesi ile davanın ve birleştirilmesine karar verilen davanın kabulü ile davacı yararına % 40 tazminata karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir. Dava bonolardan dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Kural olarak bonolara karşı ileri sürülen her türlü iddia ve savunmanın HUMK.' nun 290. madde hükmü uyarınca yazılı delille ispat edilmesi gerekir. Somut olayda davacı yazılı delil sunamamıştır. Bu nedenle yerel mahkemenin olaya uygun düşmeyen gerekçeleri yerinde değildir. Ne var ki, bonoların tanzim tarihlerinde oynama olduğu görülmektedir. TTK.' nun 688. maddesi uyarınca tanzim tarihi bononun zorunlu unsurlarındandır. Her ne kadar Adli Tıp raporunda tanzim tarihindeki oynamanın tahrifat olup olmadığı belirlenememişse de mahkemece bu yön üzerinde durulup yeterli araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.09.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.