Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7853 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 5513 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin kredi alacağının tahsili için başlattığı icra takibine davalının itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davalının dava dışı asıl borçlunun kullandığı 20.000 TL.krediye dayanak sözleşmede kefil olduğu, kullandırılan kredi nedeniyle bakiye bir borcun bulunmadığı, dava dışı asıl borçluya açık hesaptan kullandırılan kredi nedeniyle icra takibinin yapıldığı, davalının açık hesaba ilişkin kefaletinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kredi alacağının tahsili için, genel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davacı ile dava dışı Sibel Kanatlı arasında akdedilen 06.10.2006 tarihli, 20.000 TL. limitli genel kredi sözleşmesinde davalının müşterek müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunmaktadır. Anılan sözleşmenin 53. maddesi “müşteri ve müteselsil kefiller iş bu sözleşmenin daha önce bankaya hitaben imzaladıkları ve ileride imzalayacakları tüm taahhütname ve sözleşmelerin eki ve ayrılmaz bir parçası olduğunu, bu nedenle iş bu sözleşmede yer alan yeni ve farklı hükümlerin ileride imzalanacak yeni sözleşmelerle değiştirilmediği sürece mevcut sözleşmelerle/taahhütnameler ve ekleri için de aynen geçerli olacağını ve bankanın bunlara dayanarak açmış bulunduğu ve ileride açabileceği kredilerin, bundan böyle iş bu sözleşme hükümlerine tabi olacağını ve bankanın bu kredileri bir veya birden fazla cari hesap açmak, cari hesapların limitlerini azaltmak veya artırmak, bakiyeleri sıfıra inen cari hesapları kapatarak, dilediği miktarda yeni cari hesaplar açmak veya dilediği diğer şekillerde kullandırmak hususlarında yetkili bulunduğunu kabul ve beyan ederler ” hükmünü içermektedir.Davalının imzası bulunan genel kredi sözleşmesi, çerçeve sözleşme niteliğinde, cari hesap şeklinde işleyen, süresiz bir sözleşme olup bu sözleşme uyarınca kullandırılan krediden kaynaklanan borcun bir tarihte sıfırlanmış olması kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.Mahkemece yapılan yargılama sonunda hükme esas alınan 01.08.2014 tarihli mali müşavir bilirkişiden alınan rapor banka kayıtları üzerinde yapılan incelemeyi içermediği gibi ayrıntılı ve Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Davacı vekili anılan rapora gerekçelerini de belirterek itiraz etmiştir.Bu durumda mahkemece; yeni bir bilirkişiden veya bilirkişi kurulundan, banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazlarını da karşılayacak şekilde ayrıntılı ve denetime elverişli yeni bir rapor alınmak suretiyle, sözleşme 53. maddesi de değerlendirilmek suretiyle, takip konusu alacağın davalının kefaletinin yer aldığı 06.10.2006 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında açılan açık hesaptan kaynaklanıp kaynaklanmadığı tespit edilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.