Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7675 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19601 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, davalı bankanın müvekkili hakkında başlatmış olduğu icra takibine konu sözleşmede müvekkilinin ne borçlu ne de kefil olarak imzasının bulunmadığını, müvekkilinin asıl borçlunun 2008 yılında kullanmış olduğu 7.000,00 TL krediye kefil olduğunu, bu borcun da 2010 yılında kapatıldığını, aynı tarihlerde tarafları aynı miktarları farklı olan bir icra takibi daha başlatıldığını, müvekkilinin itirazı üzerine banka tarafından açılan itirazın iptali davasında müvekkilinin imzası olmayan kredi sözleşmesinden sorumlu tutulamayacağına karar verildiğini, dosyanın henüz temyiz incelemesinde olduğunu belirterek müvekkilinin takibe konu borç nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı iddiasının haksız olduğunu, ayrıca davacı tarafça sözü edilen diğer davanın da davalının kredi sözleşmesine kefilliğinden kaynaklandığını, her iki davanın birleştirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre; mahkemenin 2013/18 esas sayılı dosyasının karara çıktığı ve halen Hukuk Genel Kurulunda bulunduğu, her iki davaya konu icra talebinin farklı olması nedeniyle her iki dava dosyasının birleştirilmesi yönündeki talebin reddedildiği, davacının 03/01/2011 tarihli sözleşmede, sözleşmeye ek kefaletlerde ve kredi kartı sözleşmesinde kefaleti bulunmadığından asıl borçlunun kredi kartı borcu ile söz konusu genel kredi sözleşmesinden doğan borcundan sorumlu olmayacağı, bu nedenle davacı talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının ... İcra Müdürlüğünün 2013/4099 Esas sayılı icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı icra takibine konu olan kredi sözleşmesinde kefaleti bulunmadığını, kefaleti bulunan sözleşmeden kaynaklanan borcu bankaya ödediğini, kefaletinin sona erdiğini belirterek menfi tespit isteminde bulunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmişse de, hükme esas alınan bilirkişi raporu banka kayıtları üzerinde inceleme ve değerlendirme ihtiva etmemektedir, ayrıca davalı bankanın rapora itirazlarını karşılamamıştır. Mahkemece yeniden oluşturulacak uzman bilirkişi heyetine, banka kayıtları üzerinde ve mahkemenin 2014/187 esas sayılı dosyasına konu icra takip dosyası üzerinde inceleme yaptırılarak, davacı kefaleti bulunan sözleşmenin ve bu sözleşmeden kaynaklanan borcun ödenip ödenmediğinin, ayrıca her iki dava ve takibe konu alacağın aynı olup olmadığının tespiti ile varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.