MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı asil, mülkiyeti davalıya ait aracı belirli bir anlaşma sonucunda satın alıp, kambiyo senedi verdiğini, borcunu ödeyemediğinden dolayı aldığı aracı tekrar teslim etmesine rağmen kambiyo senedinin iade edilmediğini, davalının, aracı kullandığı süre ile ilgili olarak alacak talebinde bulunması üzerine 20.12.2012 tarihli ... Şirketi’ne ait ...’ndan alınmış ve cirantası bulunduğu 21.000 TL.ve bilahare ... İnşaat’a ait 30.02.2013 tarihli, 2.500,00 TL meblağlı çekleri davalıya verdiğini, yapılan 23.500,00 TL’lik ödemeye rağmen takip konusu kambiyo senedini davalının iade etmediği gibi ... İcra Müdürlüğü'nün 2013/3642 sayılı dosyasında takibe koyduğunu belirterek, davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkiline borçlu olan davacının borcunu ödemediğini savunarak, davanın reddi ile %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak mahkemeye sunmadıkları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamaları yapmaları için 2 haftalık kesin süre verildiği, ancak davacının kesin süre içerisinde davasını ispatlayabilecek herhangi bir delil dosyaya sunmadığı gerekçesiyle, sübut bulmayan davanın reddine, davacının asıl alacağının %20’si oranında tazminata mahkum edilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, usul hukukumuzda ilk derece yargılamasının beş temel aşamadan oluşmasını öngörmüştür. Bunlar sırası ile, dilekçelerin karşılıklı verilmesi, ön inceleme, tahkikat, sözlü yargılama ve hükümdür. Bu aşamalar içinde yeni olan ise ön inceleme aşamasıdır. Yargılamanın gereksiz yere uzamasının engellenmesi, mahkemenin ve tarafların yargılamada gereken hazırlığı davanın başında yapmasının sağlanması bakımından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile, dilekçelerin verilmesinden sonra ve tahkikat aşamasından önce gelmek üzere ''ön inceleme'' adıyla yeni bir yargılama aşaması kabul edilmiştir. Dava dosyasının incelenmesinden, mahkemece 29.05.2014 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasına davacının mazeretsiz olarak katılmadığı ve davalı vekilinin huzuru ile ön inceleme duruşmasının tamamlanarak, “Taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirilecek belgelerin getirilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için 2 haftalık kesin süre verilmesine; aksi halde belirtilen delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacağının ihtarına” karar verildiği, ancak bu ara kararın huzurda bulunmadığı için davacıya tefhim edilmediği gibi, bu hususta davacı asile bir tebligat da çıkartılmadığı, devam eden celsede ise davalı vekilinin huzuru ile hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Buna göre, mahkemece HMK’da öngörülen yargılama usulüne uyulmadan, davacının savunma hakkı kısıtlanarak karar verilmesi doğru görülmemiş, mahkeme kararının bu yönden bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.