MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı ... arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde davalının kefil olarak yer aldığını, ihtara rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için girişilen icra takibinin davalının itirazı sonucu durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 24.05.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin talepten vazgeçilerek davalının takibe itirazının 47.937,61 TL alacak üzerinden iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacı bankanın aynı alacaktan dolayı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine giriştiğini, tahsilde tekerrüre neden olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacı bankanın aynı borca ilişkin olmak üzere ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibine ve aynı zamanda davalı kefil yönünden ilamsız icra takibine giriştiği, her iki takibin aynı miktar üzerinden yürütüldüğü, davacı bankanın davalı kefil yönünden giriştiği ilamsız icra takibinde hukuki bir yararının bulunmadığı, zira ipotekli takipte alacağın temin edildiği takdirde davaya konu icra dosyası bakımından davalının mükerrer ödemesine sebep olunabileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davalı tarafından 24.02.2010 tarih 100.000 TL limitli dava dışı ...'ın “...doğmuş ve doğacak borçlarının ” teminatı olarak davacı banka lehine ipotek tesisinde uyuşmazlık yoktur.Diğer yandan davalı kredi borçlusu ile banka arasında düzenlenen kredi sözleşmesini de kefil sıfatı ile imzalamıştır.İncelenen ipotek akit tablosundan, ipoteğin davalının kefalet sorumluluğunun teminatı olmadığı anlaşılmaktadır.Bir başka anlatımla davalı, davacı bankaya karşı borçtan hem kefalet limiti ile kefaleten, hem de ipotek veren olarak ayrı ayrı sorumlu olup davacı bankanın her iki sorumluluk için tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile icra takipleri yapmasında usulsüzlük yoktur.Mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeden delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı banka yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.