Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 736 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 6386 - Esas Yıl 2010





Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR- Davacı vekili, müvekkilinin hamili olduğu çekin muhatap davalı bankaya süresi içinde ibraz edildiğini, ancak çekin karşılığının olmaması nedeni ile bedelin ödenmediği 3167 sayılı Kanun'un l0. maddesi uyarınca her çek yaprağı için bankanın ödemekle yükümlü olduğu asgari miktarın talep edilmesine rağmen bankanın bu ödemeyi yapmadığını, bu nedenle girişilen takibe davalı bankanın haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı banka vekili; 3167 sayılı Kanun uyarınca, çekteki garanti tutarının ibraz anında talep edilmesi durumunda çek aslının bankaya teslim edilmesi gerektiği, oysaki somut olayda çek aslının davacı tarafından geri alındığını, bu nedenle davacı talebinin yerinde olmadığını, ayrıca bankalar arası takastan yapılan bir ibraz ve takas tarihini takip eden (15) günlük kısmi karşılık alma süresinde muhatap müvekkili bankaya başvurulmadığını, bu nedenle de müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; dava ve takip konusu 04.10.2008 tarih, 5.000.-TL bedelli çekin süresi içinde 06.10.2008 günü davalı muhatap bankaya ibraz edildiği, ancak çekin karşılıksız olduğu için ödenemediğini ve bu hususun çek arkasına yazıldığı 3167 sayılı Kanun uyarınca davalı bankanın bu çek yaprağı nedeni ile 435.-TL sorumluluğunun bulunduğu bu bedelin çekin ibrazı anında davacı tarafından talep edilip ödenen bedelin de kabul edilmediğine dair davalı bankaca belge sunulmadığı, kaldı ki, ibraz anında çek karşılığının çıkmaması durumunda hamilin muhatap bankanın ödemekle yükümlü olduğu miktarın talep edilmemiş olması daha sonra talep edilmesine engel teşkil etmeyeceği, nitekim davacının ibraz tarihinden sonra davalı bankanın sorumlu olduğu miktarı talep etmiş olmasına rağmen bankanın ödeme yapmadığı, bu nedenle davacının haklı olarak takibe geçtiği gerekçesi ile davanın kabulü ile davacı yararına tazminata kesin olarak karar verilmiş, hüküm davalı banka vekilinin talebi ve Adalet Bakanlığının 03.05.2010 tarihli yazısı üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca HUMK.nun 427/6. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istemi ile temyiz edilmiştir. 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 6/son maddesi "Takas odaları aracılığı ile ibraz edilmiş çekler için l0. maddede belirlenen sorumluluk miktarı dahil kısmi ödeme yapılamaz..." hükmünü içermektedir. Ayrıca 10. madde hükmü gereği muhatap bankanın ödeme yükümlülüğünün doğması için çek aslının onaylı fotokopisi verilmek üzere çek aslının muhatap bankaya ibrazı gerekir. Hal böyle olunca mahkemece anılan yasa hükümleri gözetilmeden aksi düşüncelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.05.2010 gün 2010/113.802 sayılı Kanun yararına bozma talebinin kabulü ile HUMK.nun 427/7. maddesi uyarınca hükmün, kanun yararına ve hukuki sonuçları kalkmamak üzere BOZULMASINA, aynı yasanın 427/son maddesi uyarınca kararın bir örneğinin Resmî Gazete'de yayımlanmak üzere Adalet Bakanlığına gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 26.01.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.