Taraflar arasındaki kayıt-kabul davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili ile müdahiller vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili 1105, 1106, 1107, 1108 ve 1109 numaralı kayıt başvurulan ile alacaklarını iflas idaresine bildirdiklerini, ipotekle teminat altına alınmış olmalarına ve girişilen ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerin kesinleşmiş bulunmasına rağmen iflas idaresinin alacakları masaya yazmadığını, bu durumun İcra ve İflas Kanunu'nun 233. maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek alacakların masaya kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı iflas idaresi vekili sunulan belgelerde alacaklının davacı değil, dava dışı bir üçüncü kişi göründüğünü; dayanak ipoteklerin biri hariç limit ipoteği olduğunu ve limiti aşan kısımların masaya kayıtta dikkate alına-mayacağını, alacak miktarının yargılamayı gerektirdiğini ve davalının def-terlerinde davacı şirketin unvanının geçmediğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı yanında davaya müdahil olan I... Bank A.Ş. ile Şaban ve arkadaşları, davacı alacağının gerçeği yansıtmadığını, davanın kabulü halinde davacının rüçhanlı sıraya geçeceğini ve kendi alacaklarını almalarının mümkün olmayacağını öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve alınan bilirkişi raporuna göre kesinleşmiş icra takibine konu alacak tutarı olan 25.391.013,85 TL'nin rüçhanlı alacak olarak masaya kaydına karar verilmiş; hüküm davalı ile müdahiller vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı ile müdahiller vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- İpotek belli bir para borcunun temini için "anapara=karz ipoteği" şeklinde tesis edilebileceği gibi, taşınmazın yükümlü tutulacağı bir üst sınırın belirlendiği ve doğmuş ya da ileride doğması muhtemel bir alacağın temini için rüşt sınır=limit ipoteği" biçiminde de tesis edilebilir. Anapara ipoteğinde taşınmazın bedelinin alacaklıya hangi alacakları için güvence sağlayacağı, ipoteklerin tesisi tarihinde yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Me-denisi'nin 790. maddesinde gösterilmiştir. Öte yandan İcra ve İflas Kanunu'na göre rüçhanlı sıraya yazılacak alacaklar, ancak ipotekle teminat altına alınan alacaklardır; ipotek kapsamını aşan alacakların rüçhanlı sıraya yazılmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Somut olayda davacı yararına tesis edilen ipoteklerin biri anapara, diğerlerinin limit ipoteği olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece konusunda uzman bilirkişilerden oluşturulacak bir kurul aracılığıyla inceleme yaptırılarak, davalı lehine tesis edilen ipoteklerin güvence teşkil edeceği alacak tutarlarının, Yargıtay denetimine de imkan sağlayacak şekilde hazırlanacak bir raporla saptanması ve eğer varsa teminat kapsamını aşan kısmın rüçhanlı sayılmayacağının dikkate alınması gerekirken, bu yönün gözden kaçırılarak kesinleşmiş ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerden bahisle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda 1 sayılı bentte açıklanan nedenle davalı ile müdahiller vekillerinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 sayılı bentte açıklanan nedenle hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 01.07.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.