Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6206 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17624 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu arasında bireysel bankacılık sözleşmesi ve genel kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının genel kredi sözleşmesinin limit artırım sözleşmesine kefil olarak imza attığını, kredili mevduat hesabından kaynaklı borcun ödenmemesi üzerine davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, takibe konu alacağın dayandığı sözleşmede müvekkilinin imzasının bulunmadığını, müvekkilinin kefil olduğu borcun ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, asıl borçlu ile davacı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin limitinin artırılmasına ilişkin sözleşmeye davalının kefil olarak imza attığı, sözleşmenin 70.maddesi uyarınca davalı kefilin, bu sözleşmeden veya başkaca sözleşmelerden doğan borçlardan sorumlu olduğu, takibe konu kredili mevduat hesabından kaynaklı borcun davalı kefilin kefalet limiti içinde kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takibin 5.739,29 TL asıl olmak üzere toplam 6.283,77 TL üzerinden devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin limit artırımını kefil sıfatıyla imzalamıştır. Dava konusu borcun taksitli ticari krediden kaynaklanmadığı tespit edilmiştir. Davalı bankanın alacağının davacının imzasının bulunmadığı bankacılık hizmet sözleşmesine dayalı kredili mevduat hesabından kaynaklandığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.Davalı kefilin, kefil olarak imzalamadığı sözleşmeden doğan borçtan sorumlu tutulması doğru değildir. Her nekadar mahkemece genel kredi sözleşmesinin 70.maddesi hükmüne dayanarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, anılan sözleşme hükmü davacıyı, imzası bulunmayan sözleşmeler nedeniyle sorumluluk altına sokacak biçimde yorumlanamaz. Mahkemece, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.