MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı şirket yetkili temsilcisi Erol Gökkaya ile vekilleri Av. ... ve Av...le davalı ve müdahil vekilleri Av. ... ile Av...ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan davacı şirket yetkili temsilcisi ve avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, taraflar arasındaki bayilik ilişkisinin davalı tarafından haksız şekilde feshedildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000 TL prim, 40.000 TL cezai şart ve 20.000 TL kar kaybı olmak üzere toplam 100.000 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 07.03.2006 tarihli sözleşmeyle başladığını, 07.07.2006 ve 14.11.2008 tarihli sözleşmelerden davacının ihtarnamesiyle haberdar olunduğunu, bu sözleşmelerin sahte olduğunu, bu sözleşmelerin müvekkili şirketin eski genel müdürü ... tarafından geçmişe yönelik imzalandığını, bayilik sözleşmesinin tasfiyesi sürecinde bu sözleşmelerden hiç bahsedilmeyip, sonradan bu sözleşmelere dayanılmasının davacı şirket yetkililerinin ... ile yaptıkları işbirliğinden kaynaklandığını,...'ın Haziran 2009'da genel müdürlük görevinden ve şirket ortaklığından ayrıldığını, ...'ın şirketi münferiden temsil yetkisinin bulunmadığını, taraflar arasında yapılan mutabakatlarda davacının prim talebinde bulunmadığını, sözleşmenin 18.c maddesine göre müvekkilinin sözleşmeyi feshetme hakkı olmasından dolayı haksız fesihten söz edilemeyeceğini belirterek, davanın reddedilmesini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 2009 yılının başında anlaşma ile sonlandırıldığını teminat olarak verilen 2.000.000 TL'lik davacı çekinin iade edildiği, davacının katılım payı, iskonto, fiyat farkı gibi iddialarının yerinde görülmediği, taraflar arasındaki 07.03.2006 tarihli ilk bayilik sözleşmesinin davacıya belli bir kar payı tanımasına karşılık, 1 alana 1 bedava şeklinde davalı satıcıyı zarara sokacak nitelikte ek protokol ve 2008 tarihli sözleşmenin imzalanmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ...'ın imzaladığı ve davalıyı milyonlarca liralık mali yük altına sokan sözleşmelerin davalı şirketi bağlamayacağı, 31.03.2006 – 05.01.2009 tarihleri arasında yapılan çok sayıda mutabakatlarda ihtilaflı sözleşmelerde öngörülen prim alacaklarına yer verilmediği, kaldı ki tarafların 2009 yılı başlarında sözleşmeyi karşılıklı mutabakatlarla sona erdirdikleri, ...'ın genel müdürlük görevini sonlandırdıktan sonra geçmişe yönelik söz konusu sözleşmeleri imzaladığı kanısına varıldığı gerekçeleriyle ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir. ...Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/2533 E. sayılı dosyasında, davalı ...Şti’nin şikayeti üzerine, müşteki şirketin sözleşmeleri imzalayan yetkilisi ... ile davacı şirketin yetkilisi... hakkında dava konusu uyuşmazlığın kaynağını oluşturan taraflar arasında imzalanmış sözleşmelerden dolayı hizmet nedeniyle görevi kötüye kullanma suçundan ceza davası açıldığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda ceza mahkemesinin mahkumiyet kararının Borçlar Kanununun 53. maddesi (TBK m.74) uyarınca hukuk hâkimini bağlayacağı gözetilerek, söz konusu ceza davasının sonucunun Hukuk Muhakemeleri Kanunun m.165/1 hükmü uyarınca bekletici mesele yapılması gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100 TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.