Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 58 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 17088 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi.Taraflar arasındaki menfi tespit-istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de bu istemin miktar itibariyle reddiyle incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankadan çekmiş olduğu 15.000,00 TL kredi için 17.425,00 TL ödeme yaptığını ancak bu ödemenin bir kısmının davalı banka kayıtlarına işlenmediğini ve davalı banka çalışanı olan diğer davalı ... tarafından zimmete geçirildiğini, davalının bu eylemi nedeniyle hakkında cumhuriyet savcılığına şikayette bulunduklarını, müvekkilinin borcu olmaması gerekirken banka kayıtlarına göre halen 14.800,00 TL borçlu göründüğünü belirterek müvekkilinin davalı bankaya borçlu olmadığının tespitine, ödediği fazla bir bedel varsa bu miktarın istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı banka vekili, davacının iddialarını destekleyen herhangi bir delil bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı ... davaya cevap vermemiştir.Mahkemece toplanan delillere göre; davacının davanın açıldığı tarihte somut herhangi bir mağduriyete dayanmadığı, henüz doğmamış bir borca yönelik davacı taleplerinin afaki olduğu, davanın sübut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili, davalı banka tarafından talep edilen 14.800,00 TL üzerinden müvekkilinin borçlu olmadığını ve varsa fazla ödemenin istirdatını istediği halde, dava değeri olarak 1.000,00 TL göstermiştir. Her ne kadar 6100 sayılı HMK'nın 107. maddesinde belirsiz alacak davası düzenlenmiş ise de, belirsiz alacak davası, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tüm ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde açılabilir (HMK madde 107-1). Aksi halde belirsiz alacak davası açılamaz. Öte yandan, talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz(HMK.madde 109/2). Alacak miktarının tartışmasız veya açıkça belirli olduğu hallerde belirsiz alacak veya kısmi dava açılmasında alacaklının hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartlarındadır. (HMK madde 114/4). Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemiş ise davayı dava şartı yokluğu sebebiyle reddeder (HMK madde 115/2).Somut olayda borçlu olunmadığının tespiti istenen miktar belli niteliktedir. Bu durumda mahkemece davacıya talebi açıklattırılıp buna göre talep edilen değer üzerinden harç miktarı belirlenerek harcı ikmal etmesinin sağlanması, daha sonra yargılamaya devam edilmesi gerekir. Diğer yandan davacının dava dilekçesinde adli yardım talebinde bulunduğu da dikkate alınarak bu konuda bir karar verilmesi gerekmektedir. Davacının adli yardım talebinin kabulü veya harcın ikmali halinde ise, davacı tarafça yatırılan paranın zimmete geçirildiği iddiasıyla ilgili olarak yapılan şikayet üzerine ceza soruşturması başlatıldığı ve bu soruşturmanın sonucunda ceza davası açılması halinde verilecek olan kesinleşmiş mahkumiyet kararının 818 sayılı BK'nın 53.maddesi uyarınca hukuk hakimini bağlayacağı gözetilerek bu yön üzerinde de durulup bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.