Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 573 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15459 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün ve tavzihe dair ek kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. KARARDavacı vekili, müvekkilinin davalıya sattığı tıbbi ilaçların fatura ile teslim edilmesine rağmen davalının fatura bedelini ödemediğini, bu sebeple davalı hakkında ...2. İcra Müdürlüğü'nün 2012/3229 sayılı dosyasından icra takibi yaptıklarını, davacının takibe itirazı üzerine takibin durduğunu beyanla, itirazın iptaline, takibin devamına ve davalı aleyhine %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin karşı taraftan ilaçları aldığını, fakat bedelini kendi şahsi çeki ile ödediğini, fatura tutarı ile çek bedelinin aynı olduğunu, çekin müvekkilinin hesabından çekildiğini beyanla, davanın reddine ve davacı aleyhine %40 tazminata karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davalının ilaç bedelini ödediğini iddia ederek, buna ilişkin tahsilat makbuzunu ve 55.274,95-TL'lik davacı adına düzenlenmiş çeki sunduğu, çekin davacı tarafından dava dışı ...' e ciroyla verilmesi sonucu davalının hesabından çekilerek tahsil edilmiş olduğu, davalının borcunu ödediğine ilişkin iddiasını ispatladığı gerekçeleriyle, davanın reddine ve davacının dava açmadan evvel davalı borçlu tarafından kendisine çek keşide edilerek verilmesi ve ayrıca bu çeki aldığına ilişkin de tahsilat makbuzu olmasına rağmen kötüniyetle takip yapması nedeniyle %20 icra inkar tazminatı olan 7.055-TL' nin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1- Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda davalı lehine %20 icra tazminatına hükmedildiği halde, 05.11.2013 tarihli gerekçeli kararın hüküm fıkrasında bu konuda bir karar verilmemiştir. Böylece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında tazminat bakımından çelişki yaratılmıştır. Bu hal, HMK 298/2 (HUMK 388) maddesine aykırılık teşkil ettiğinden 10.04.1992 gün ve 1991/7 Esas, 1992/4 K. Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı uyarınca bir hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir. 2- Davacı vekilinin tavzihe dair ek karara yönelik temyizine gelince; Davalı vekilinin 29.11.2013 tarihli dilekçesinde ''kısa kararda tazminata hükmedilmesine rağmen, gerekçeli kararda tazminat verilmediği ve bu durumun tavzihen düzeltilmesi'' şeklinde belirttiği talebi dikkate alınarak, 29.11.2013 tarihli ek karar ile hüküm tavzihen düzeltilmiş ve ''davanın reddine, davalı lehine %20 tazminat olan 7.055-TL' nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine'' şeklinde hüküm oluşturulmuştur. HMK 305/2. (HUMK'un 455.) maddesinde tavzihin ancak hükmün yeterince açık olmaması, icrasında tereddüt uyandırıyor olması yahut birbirine aykırı fıkralar içermesi halinde yapılabileceği öngörülmüş olup, tavzih yoluyla hüküm fıkrasına yeni bir ekleme yapılması ve bu suretle hükmün değiştirilmesi mümkün değildir. Mahkemece bu yön gözetilmeden gerekçeli kararda hüküm altına alınmayan tazminat için ek karar ile bu tazminatın karar tavzihi yoluyla ilavesi doğru görülmemiştir. Açıklanan bu nedenlerle yerel mahkemenin 29.11.2013 tarihli hükmün tavzihine dair ek kararının da bozulması gerekmiştir. SONUÇ. Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle asıl kararın, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle ek kararın BOZULMASINA, bozma nedenine göre asıl karar yönünden davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.