Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 513 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 9368 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : TARİHİ : 26/02/2015NUMARASI : 2014/141-2015/107Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARAR Davacı vekili, müvekkilinin davalı tarafa fatura karşılığında Kardeşler adlı tekneye motorin sattığını, motorin teslim edildikten sonra satımın davalının yakıt alım defterine işlendiğini, davalının fatura bedellerini ödemediğini, alacağın tahsili için yapılan ilamsız takibe haksız olarak yetki itirazında bulunduğunu ve borca itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptalini, inkar tazminatının tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmadığını belirterek İskenderun mahkeme ve icra dairelerinin yetkili olduğunu, müvekkilinin davalıdan herhangi bir şekilde motorin alımı yapmadığını beyan ederek davanın önce usulden, mahkeme aksi kanaatteyse esastan reddini ve kötü niyet tazminatının tahsilini istemiştir.Mahkemece icra takibinin faturalara dayanılarak yapıldığı, davalı borçlunun taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini kabul etmediği, davacı alacaklının taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunduğunu ispatlayamadığı, takip dayanağı faturanın tek başına borç doğurucu özelliğe sahip olmadığı, yetkili icra dairelerinin İİK md. 50 delaletiyle HMK madde 6'ya göre belirlenmesi gerektiği, davalının ikametgahı olan İskenderun İcra Dairelerinin yetkili olduğu, itirazın iptali davasında yetkili icra dairesinde takip yapılmasının dava şartı olduğu gerekçesiyle dava şartı eksikliğinden davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Davacı takibe dayanak olarak faturalar ibraz etmiştir. Davalı ise aralarında hiçbir hukuki ilişki bulunmaması nedeniyle fatura konusu yakıtın teslim alınmadığını belirtmiştir. Bu durumda, eldeki verilerle taraflar arasında akdi ilişkinin mevcudiyetine dair kesin bir sonuca varılamayacağı gibi, tam tersi bir kanaate; bir başka anlatımla, akdi ilişkinin bulunmadığı tespitinde bulunmak da mümkün değildir. O halde, sözleşme ilişkisinin varlığı, tarafların buna dair sunacakları delillerin toplanmasından sonra tespit edilebilecek bir olgu haline gelecektir. Nitekim 6100 sayılı H.M.K nun 116/1-a maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağının müteakip (HMK.md. 117/3) maddesinde düzenlendiği, mahkemenin bu süreçte nasıl bir yöntem takip edeceğinin ise HMK nun 163-164 maddelerinde açıklandığı görülmektedir. Tüm bu açıklanan nedenlerle, mahkemece davalının yetki itirazının anılan hükümler çerçevesinde incelenerek, taraflara yetki konusunda delillerini gösterme imkanı tanınarak, gösterildiği takdirde ise toplanarak; varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.