MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vek. Av. ... gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Davacı vekili, müvekkilinin davalı banka şubesinden 2008 yılından itibaren kredi kullandığını, en son kullandığı 31/03/2011 tarihli kredinin teminatı olarak dava konusu bononun düzenlendiğini, müvekkilinin taksitler halinde ödeyeceği bu kredinin sadece 08/10/2013 tarihli taksidinin ödenmemesi üzerine alacaklı bankanın müvekkilinin kredilerini icra takibine alıp, teminat bonosunu icra takibine koyduğunu, bankanın işleminin kötüniyetli olduğunu iddia ederek, icra takibine konu bono nedeniyle borçlu olmadıklarının tespiti ile davalının tazminata mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde, muacceliyet ihtarnamesinde 1(bir) haftalık süre tanınması hususu ve tüm borcun talep edilebilmesi için ard arda taksitlerin ödenmemiş olması şartının tüketici kredileri için geçerli olup, zirai ve ticari kredilerde böyle bir zorunluluk bulunmadığını, somut olayda gönderilen ihtarda borcun tamamının talep edilmesinde usul ve yasaya herhangi bir aykırılık bulunmadığını, davacı borçlunun 08.10.2013 tarihli taksidini ödemediğini, keşide edilen ihtarnameye rağmen de borcun ödenmediğini, ticari kredi sözleşmesinin 30. maddesinde, bankanın tek taraflı olarak ve hiçbir neden dahi göstermeksizin kredi hesaplarını kesme ve sözleşmeyi feshetme, kredi borcunu geri çağırma yetkisi bulunduğunu, borçlunun temerrüdü nedeniyle takip işlemlerine geçildiğini savunarak, davanın reddi ile lehlerine tazminata karar verilmesini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre takip ve dava konusu bononun teminat amacıyla verildiği, bononun kayıtsız şartsız borç ikrarını içermediği, bu nedenle de karşılığının olmadığı, alacağın likit bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu bononun davacının davalıdan aldığı kredinin teminatı olarak verildiği tarafların kabulündedir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davalı bankanın kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı belirlenmiştir. Bu durumda bononun teminat altına aldığı alacak gözetilerek delillerin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 26/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.