Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 483 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 5216 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Dava, Genel Nakdî ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi'ni kefil olarak imzalayan davalı hakkında başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davalı vekili, müvekkili sorumluluğunun 5.000.000 USDlik döviz kredisine ilişkin kefalet olduğu halde, davacı tarafından 42.927.162.938.872 TL için takip yapıldığını, süreli kredi olduğunu, 19.01.1998 tarihinde ihtarname çekerek kefaletinin sona erdiğini bildirdiğini, asıl borçlu ve diğer kefiller için açılan davanın Ankara Sekizinci Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2001/594 Esas nolu dosyasında devam ettiğini, faiz oranının fahiş olduğunu, asıl borçlu ile davacı banka arasındaki 4734 sayılı Kanun'a göre, 25.10.2002 tarihli Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi ve 27.03.2003 tarihli Finansal Yeniden Yapılandırma Ek Sözleşmeleri imzalandığını, bu sözleşmelerin müvekkilini etkileyeceğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece benimsenen bilirkişi kurulu raporlarına göre, davanın kısmen kabulüne, davalının icra dosyasına itirazının iptali ile asıl alacak olan 6.822.400.00 YTL'ye 03.08.2001 temerrüt tarihinden itibaren yıllık %395.06 temerrüt faizi ile faizin %51 BSMV uygulanmak suretiyle takibin devamına, Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan %40 inkar tazminatı tutarı 2.728.960.00 YTL'nin davalıdan tahsiline, davalının %40 kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Alacaklı ile asıl borçlular arasında Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi imzalandığı ve borcun ileriki bir tarihte ve daha düşük bir faizle ödeneceğinin kararlaştırıldığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmıştır. Kefaletin feri niteliği itibariyle kefilin borcunun, asıl borca bağımlı olduğu ve böylece asıl borçluya muacceliyet tarihi ve faiz indirimi bakımından sağlanan hakların kefil yönünden de geçerli olduğu gözetilmeden mahkemece yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 28.01.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.