Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı davalı bankadan alacağı kredi için 06.05.2005 tarihinde kefil olduğunu, kredi sözleşmesi imzalandığında kefil olunan miktarın sözleşmede yazılı olmadığını, müvekkilinin açığa attığı imza üzerinin sonradan doldurularak hakkında icra takibi başlatıldığını, açığa atılan imzalı kısma sonradan limit yazılmasının müvekkilini bağlamayacağını ileri sürerek kefalet sözleşmesi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile % 40 kötüniyet tazminatına hükmedilmesini, icra marifetiyle ödenen paranın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, açığa imza atıldığı iddia olunan 65.sayfanın kefalet limitinin artırılmasına ilişkin olduğunu, kefillere yazılan miktarın kullandırılan kredinin geri ödenmesi toplam hali alınarak sorumlu oldukları miktarın sözleşmeye yazıldığını, davacının kefil olduğu miktarı bildiğini ileri sürerek davanın reddine, davacı aleyhine % 40 tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre, davacı kefilin sonradan doldurulan ve kendi borcunun miktarı olan tutar ile ilgili olarak karşı taraf ile tam manasıyla uyuşmuş iradesinin mevcut olmaması nedeniyle B.K.nun 484. maddesi gereğince kefalet sözleşmesinin geçerli olmadığı gerekçesiyle davacı tarafça ödenen 30.590.89.-TL.nin 04.06.2007 tarihinden işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. B.K.nun 484. maddesinde kefalet akdinin yazılı şekilde yapılmasının yanı sıra kefilin sorumlu olacağı muayyen miktarın açıkça gösterilmesi gerektiği de öngörülmüştür. Somut olayda davacı sözleşmedeki kredi ve kefalet limiti ile ilgili bölümlerin sonradan doldurulduğunu iddia etmektedir. İcra takibinin ve davanın dayanağını teşkil eden sözleşme, davacı tarafından kefil sıfatı ile imzalanmış ve limit 32.021.03.-TL.olarak belirlenmiştir. Limit miktarının sonradan doldurulduğu yolundaki davacı iddiasının yazılı delile ispatlanması gerekir. Sözleşmenin doldurulmasında farklı renkte ve tonda kalemlerin kullanılması söz konusu limit miktarının sonradan yazıldığının kanıtı olamaz. O halde mahkemece, davacının sözleşmenin limit kısmının boş olarak imzalandığı ve düzenleme anında geçersiz olduğu iddiasını usulüne uygun delille kanıtlayamadığı üzerinde durulmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 19.4.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.