MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin 10/03/2009 tarihinde davalı bankadan tüketici kredisi çektiğini, 06/05/2009 tarihinden, 14/03/2011 tarihine kadar 21 seferde toplam 8.782 TL geri ödeme yaptığı halde,davalı bankanın çağrı merkezinden aranarak 6.000 TL borcu olduğunun söylendiğini, müvekkilinin kredi aldığında aynı zamanda vadesiz tasarruf mevduat hesabı ile kredili mevduat hesabının (KMH) açıldığını öğrendiğini,müvekkiline kredili mevduat hesabı açıldığının bildirilmeyerek ayıplı hizmet sunulduğunu, müvekkiline 2.5 yıl bilgi verilmediğini, bu şekilde kredili mevduat hesabı limiti doluncaya kadar faiz işletildiğini, yapılan ayıplı hizmetin sadece tüketici mevzuatı ve bankacılık mevzuatına değil, aynı zamanda iyi niyet kurallarına da aykırı olduğunu belirterek, müvekkilinin bankaya borcu olup olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının müvekkili ile imzalamış olduğu genel kredi sözleşmesi gereğince kredi kullandığını, bu kredi hesabına ek olarak borçlunun bilgisi dahilinde kredili mevduat hesabı açıldığını, davacının bu hesabı hem taksitli kredi ödemelerinde hem de nakit çekim için defalarca kullandığını, süresinde mevduat hesabına ilişkin ödemelerini yapmadığından 23.06.2011 tarihinde hesap kat ihtarnamesi gönderildiğini, ödeme yapılmayınca da icra takibinde bulunduklarını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; davacının davalı bankadan kullanmış olduğu kredinin ticari nitelikte kredi olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın her iki hesabın faiz oranlarının farklı olmasından ve davacının temerrüt faizini dikkate almayarak hesaplama yapmasından kaynaklandığı, davacının imzalamış olduğu sözleşmelerde temerrüt faizi hususunda kredili mevduat hesabında uygulanan aylık %5,25 oranındaki faizi kabul ettiği, alınan iki bilirkişi raporu arasındaki farkın faiz oranından kaynaklandığından tekrar bilirkişi raporu alınmasına gerek görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle, davacının davalıya 5.336,49 TL borçlu olduğunun tespitine karar verilmiş, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 12/11/2015 gün ve 2015/4028 E, 2015/14672 K.sayılı ilamı ile ''Dava, menfi tespit davası olduğundan, mahkemece, HMK'nın 26. maddesi gözetilerek, taleple bağlılık kuralı çerçevesinde, davacının borçlu olmadığı miktar saptanarak menfi tespite hükmedilmesi gerekirken, davanın niteliği gözardı edilerek borçlu olunan miktar üzerinden olumlu tespit hükmü kurulması usul ve yasaya aykırıdır.'' gerekçesi ile bozulması sonucunda, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davacının, davalı bankaya 5.336,49 TL borcunun bulunduğu, davalı banka tarafından fazladan 646,97 TL talep edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının, davalıya 646,97-TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece, 2 kez bilirkişi raporu alınmış,ancak raporlar arasında sonuç itibariyle miktar farkından dolayı çelişki bulunduğu görülmüştür. Raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması, eksik incelemeye tabi olup hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 25/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.