MAHKEMESİ : TARİHİ : 17/12/2014NUMARASI : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ... geldi, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan, onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı vekili, davadışı ... inşaatının betonarme işleri ihalesini almak için müvekkili şirket ile davadışı .... arasında iş ortaklığı sözleşmesi akdolunduğunu, akabinde yüklenici sıfatıyla iş ortaklığı ile davadışı ... arasında inşaat işleri sözleşmesi imzalandığını, alınan işin ifası için bu kez müvekkili ile davadışı ... arasında taşeronluk sözleşmesi düzenlenerek inşaatın yapım işinin davadışı ... devredildiğini, iş ortaklığı sözleşmesinin 5. maddesi uyarınca müvekkilinin ortaklığı temsile tek ve tam yetkili olduğunu, yine sözleşmenin 6. maddesi kapsamından sorumlu müdür olarak atanan ... ortaklık işlerinin yürütülmesi için kendisine kambiyo senedi düzenleme yetkisi verilmediği halde, davadışı adi ortaklığın keşideci, davalının lehdar olarak yer aldığı 557.092,00 TL bedelli bir adet bonoyu düzenleyerek davalıya verdiğini, oysa müvekkili şirketin ve davadışı iş ortaklığının davalı lehdar ile hiç bir ilişkisi, alışverişi olmadığı, aksine tüm işlemlerin taşeron sıfatıyla davadışı ... ait bulunduğu, tüm mal ve hizmet alımlarının bu şirketçe yapıldığı, bu nedenle bonodon dolayı müvekkilinin sorumlu tutulamayacağı gibi bono üzerinde nakden ibaresi yazılı olduğundan dolayı davalı lehdarın ortaklık hesabına nakit verdiğini de kanıtlamakla yükümlü bulunduğunu belirterek, bono nedeniyle müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tesbitine ve % 20 oranında tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, adi ortaklığı oluşturan ortakların birlikte dava açması gerektiğinden ortak olan davacının bu davayı tek başına açamayacağı gibi, ortaklık sözleşmesi 6. maddesi uyarınca ... adi ortaklığı tek başına borçlandırma yetkisi bulunduğu, adi ortaklık ile müvekkili arasında akdolunan sözleşmeler ile davadışı ortaklığa hizmet verildiğini ve bu nedenle oluşan alacağın karşılığı olarak davaya konu bononun teslim edildiğini, borçlu olmadığını ispat yükünün davacıda bulunduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuş ve % 20 oranında tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.Mahkemece, davaya konu kambiyo senedi içeriği ve tüm delilleri birlikte değerlendirilerek, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, bononun davacı .... ve davadışı ... iş ortaklığı tarafından keşide edildiği, borçlu olarak iş ortaklığına dahil şirketlerin gösterildiği, ayrıca bonoya iş ortaklığı kaşesi basılarak bononun imzalandığının belirlendiği, bu nedenle bonodan dolayı iş ortaklığını oluşturan şirketlerin ayrı ayrı ve birlikte sorumlu bulunduğunu, artık davacının davadışı ... ile olan sorunlarını davaya yansıtarak borçlu olmadığını ileri sürmesinin yerinde bulunmadığı, bononun davalı tarafın usulüne uygun tutulmuş ve lehine delil olan ticari defterlerinde kayıtlı olup, bono nedeniyle davalının 540.111,39 TL alacaklı bulunduğunun saptandığı, o halde davacının 557.092,00 TL bedelli bonodan dolayı 16.980,61 TL tutarında davalıya borçlu olmadığının anlaşıldığı gibi öte yandan tarafların tazminat taleplerinin koşulları oluşmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 557.092,00 TL tutarlı senetten ötürü davacının davalıya 16.980,61 TL asıl alacak ve ferileri yönünden borçlu olmadığının tesbitine, fazlaya dair istemin ve tarafların tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.Dava bonoya dayalı menfi tespit davası olup, dava konusu bononun keşidecisi olarak ... ve ... adi ortaklığı görülmektedir. Dava ise adi ortaklığın ortaklarından ... tarafından açılmıştır. Keşideci sadece davacı olmayıp, davacının da içinde yer aldığı adi ortaklıktır. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığından, tüm ortaklar tarafından takip ve dava yapılıp açılabilir. Nitekim davanın temelini oluşturan icra takibine adi ortaklığı oluşturan her iki şirket aleyhine girişilmiştir. Tek başına davacı aleyhine girişilen bir icra takibi de bulunmamaktadır. Bu durumda davacının ayrı bir tüzel kişi olarak dava konusu bonoya dayalı menfi tespit davası açması yönünden aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Bu husus dava şartlarından olduğundan mahkemece resen gözetilmelidir. O halde davanın bu nedenle reddi ve bunun sonucuna göre hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 7. maddesi uyarınca maktu vekalet ücretini geçmemek üzere nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.