Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3886 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18093 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul 19. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 08/07/2013NUMARASI : 2011/382-2013/180Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin 10.07.1994'ten itibaren 20 yıl süre ile intifa hakkı sahibi olduğu taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak kullanılması ve işletilmesine yönelik olarak davalı ile 23.09.1994 tarihli bayilik sözleşmesi imzaladığını, bayilik ilişkisi devam ederken davalının, Rekabet Kurulu'nun 18.09.2010 tarihine kadar tüm sözleşmelerin ve bu kapsamda kira/intifa sözleşme sürelerinin süresinin (5) yıldan fazla olamayacağına ve bu tarih itibariyle de sözleşmelerin süresinin sona ereceğine dair 12.03.2009 tarihinde yayınladığı genel duyuruyu gerekçe göstererek 17.08.2010 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini, yeni sözleşme imzalamayacağını ve intifa hakkının tapudan terkin edilmesi hususlarını müvekkiline bildirdiğini, davalının daha sonra da başka bir dağıtım firmasıyla bayilik sözleşmesi imzalayarak taşınmazda akaryakıt satışına devam ettiğini, müvekkilinin 10.07.2014'te bitecek intifa hakkının ve bayilik ile işleticik sözleşmesi ve protokollerin 18.09.2010 tarihi itibariyle geçersiz hale geldiğini, müvekkilinin istasyona duran varlık olarak adlandırılan inşaat yatırımları yaptığını ve bu bağlamda davalıya 92.600,10 TL ödemede bulunduğunu, bu tutarın kullanılmayan kısmına tekabül eden ve sözleşmelerin fesih tarihine kadar işlemiş faiziyle birlikte toplam 73.393,10 TL'nin 18.09.2010 tarihinden itibaren avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının müvekkiline yaptığı bir ödemenin bulunmadığını, müvekkilinin mevzuat gereği sözleşmeyi feshettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere göre, davacının yaptığını iddia ettiği sabit yatırım bedellerini geri isteyebilmesi için bayilik sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshi veya davalı bayi tarafından haksız feshedilmesi gerektiği, somut olayda taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin ve intifa sözleşmesinin bu şekilde feshedilmediği, intifa sözleşmesinin Rekabet Kurulu'nun 2002/2 sayılı tebliğinde öngörülen sürenin dolmuş olması sebebi ile geçersiz hale geldiği gerekçesiyle davalı tarafından 18.09.2010'dan itibaren geçerli olmak üzere 17.08.2010 tarihli ihtarname ile sona erdirildiği, yasal düzenleme gereği zorunluluktan sona erme hali nedeniyle davalının sabit yatırım bedelinin bakiye kısmına tekabül eden kısmını iade yükümlülüğün bulunmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı, iş bu davada davalının Rekabet Kurulu kararlarını gerekçe göstererek sözleşmeyi feshettiğini, müvekkilinin istasyonda duran varlık olarak adlandırılan inşaat yatırımları yapıldığını belirterek alacak talebinde bulunmuştur.Davacı yanca söz konusu sabit yatırımların 02.08.2004 ve 07.10.2008 tarihli faturalara konu ürün hattı tesisatı ile istasyonda yapılan tadilat ve ilave inşaat işleri olduğunu, bu işlerin müvekkilince 3. kişilere yaptırılarak bedelinin de ödendiği 19.03.2012 günlü beyan dilekçesinde belirtilmiştir. Nitekim yargılama sırasında 15.06.2012 tarihinde mahallinde keşif yapılmış, bilirkişiler tarafından dosyaya sunulan 09.04.2013 günlü raporda yapılan bu işlerin lavabo ve tuvaletlerdeki sıhhi tesisat işleri, ısıtma soğutma ve havalandırma işleri ve euro dizel yeni ürün hattı çekilmesi işleri olduğu ve davacının bundan dolayı 70.079,96 TL talep edebileceği, istasyonun başka bir dağıtıcı firma bayisi olarak hizmet verdiğinin görüldüğü belirtilmiştir.Hal böyle olunca, mahkemece, yapılan keşif ve alınan rapor dikkate alınarak, söz konusu sabit yatırımların taşınmaza değer katıp katmadığı, eğer değer katmışsa davacının talepte bulunabileceği hususları üzerinde durulup ve tüm deliler birlikte değerledirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.