MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili,..... Şeker Fabrikaları teşekkülüne bağlı Ilgın ve....Şeker Fabrikaları ile .... Şekerleme Gıda San. Tic. Ltd. Şti arasında 13.11.2011 tarih, 2001/3798 sayılı dahilde işleme izin belgesine istinaden ...fabrikasından 1.950 ton, Ilgın Fabrikasından 1.964 ton olmak üzere toplam 3.914 ton şeker satışına ilişkin sözleşmelerin 3.12.2011-4.09.2002 tarihlerinde imzalandığını, Doğu Karadeniz Hububat- Bakliyat, Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Genel Sekreterliği'nin Ilgın fabrikasına muhatap 21.09.2007 tarih, 2739 sayılı ve ... fabrikasına muhatap 21.09.2009 tarih, 2738 sayılı yazıları ile firmanın izin belgesine istinaden teşekkülden teslim aldığı kristal şekerin bir kısmının ihraç edilen mamuller bünyesinde kullanılmadığının tespit edildiği cihetle ihraç edilen mamuller bünyesinde kullanılmayan kısımlar için "ihracat 2000/4" sayılı DİR tebliği 35/a'ya göre firmaya müeyyide uygulanması gerektiğinin bildirildiğini, firmayla aralarında olan sözleşmeden doğan 6-ceza maddesinden doğan alacaklarının ödenmediğini, firmaya müeyyide uygulanmasını teminen mevcut teminatların 31.10.2007 tarihinde nakde çevrildiğini, alacağın teminatlardan karşılanamadığını belirterek, 06.12.2007 tarihi itibariyle muafiyet kapsamından çıkarılan 2.803.631 ton şeker için fiyat farkı ve KDV'nin ilavesi ile fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.431.484,14 TL'nin teslim tarihinden itibaren 6183 sayılı yasadaki faiz oranı üzerinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacı şirketçe iddia edilen alacağın doğduğu tarihten itibaren davanın açılış tarihine kadar beş yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, davacının herhangi bir ihtarname keşide ettirmemesi nedeniyle temerrüt oluşmadığından faizin teslim tarihinden itibaren talep ve dava konusu yapılamayacağını ve ortada muaccel bir alacak olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, alınan raporun usul ve yasaya uygun olup,denetlemeye elverişli bulunması nedeniyle hükme esas alındığı, bu raporda davalı şirketin 1.431.484,14 TL fiyat farkı alacağından sorumlu olduğu sonucuna varıldığı, davacı vekilinin, dava dilekçesinde şekerin teslim tarihinden itibaren 6183 sayılı yasadaki faiz oranı üzerinden işleyecek faiziyle birlikte tahsile karar verilmesini talep ettiği, taraflar arasındaki sözleşmenin 6. maddesinin, "alıcı 5. maddede belirtilen taahhüdünü kapama işlemini gerçekleştiremez veya şekeri iç piyasada sattığı tespit edilirse fiyat farkı ile bu farka ait KDV ve gecikme cezaları (6183 sayılı kanunda belirtilen oranlar dahilinde) teminatının nakde çevrilmek suretiyle tahsil edileceği" hükmünü içerdiği, anılan maddede kararlaştırılan temerrüt başlangıç tarihinin bulunmadığı, davacı tarafından davalı şirketin davadan önce temerrüde düşürülmüş olduğuna ilişkin delil sunulmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, 1.431.484,14 TL’nın dava tarihinden itibaren 6183 sayılı yasadaki faiz oranı üzerinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine dair verilen hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. (1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. (2) Davacı tarafça, aradaki uyuşmazlık nedeniyle 06.12.2007 tarihinde Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2007/680 esas sayılı dosyası ile dava açılmış, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmiş, ancak taraflarca takip edilmeyen davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Kural olarak, davanın açılmamış sayılması kararı ile davanın açılması ile meydana gelmiş olan maddi hukuka ve usul hukuka ilişkin bütün sonuçlar ortadan kalkar. Fakat, davanın açılması ve dava dilekçesinin tebliği ile davalı temerrüde düştüğü için, davanın açılmamış sayılması ile önceden vuku bulan temerrüt hali ortadan kalkmaz Bu durumda davalının ilk dava tarihi itibariyle temerrüde düştüğü gözetilerek, bu tarihten itibaren faize karar verilmesi gerekirken, temerrüdün gerçekleşmediğinden bahisle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ: Yukarıdaki (1) nolu bend uyarınca davacı vekilinin öteki temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bend uyarınca hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.