Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3670 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16046 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü- K A R A R - Davacılar vekili, müvekkili ...'ün davalı kooperatife olan toplam 538.789,71 TL borcuna karşılık borçluları her iki müvekkili olan iki adet bono düzenlerek kooperatife verildiğini, ancak bonolar vadesinde ödenemediği için icra takibine konu edildiğini, üçüncü bir şahsın borcu ödemeyi kabul ettiğini ve buna ilişkin bir protokol düzenlendiğini, davalının 1.000.000,00 TL'yi müvekkilinin toplam borcu olarak kabul ettiğini, ancak taraflar arasında anaparaya tahakkuk ettirilen faiz oranına ilişkin ihtilaf olduğunu, davalının savunduğu %27 faiz oranına müvekkilince itiraz edildiğini, faiz oranının %9, %12 veya değişen oranlardaki temerrüt faiz oranı olarak uygulanması halinde müvekkilinin fazla ödeme yapmış olacağını, bunun yanında borcun üçüncü şahsa temlik edilmesi nedeniyle tahsil harcı talep edilmesinin doğru olmadığını belirterek, 538,789,71 TL ana paraya uygulanması gereken yasal faiz oranına göre ödenmesi gereken faiz miktarının ve tahsil harcının ne olacağının tespiti ile, tespit edilecek miktara göre davalı kooperatife müvekkileri ad??na üçüncü kişi tarafından yapılan ödeme sebebiyle borçlu olmadıkları miktarın tespitine, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, reeskont avans faizinin değişen oranlarda uygulanması gerektiğini, ayrıca alacak temlik edilse bile tahsil harcı borcunun devam ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre; dava konusu icra takiplerinden birinde faiz miktarının fazla hesaplanmış olduğu, tahsil harcının hesabında ise hata olmadığı, diğer icra takibinde ise faiz ve tahsil harcı hesabında hata bulunmadığı, bu icra takibi yönüden davacının talebinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabul,kısmen reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Her ne kadar 6100 sayılı HMK'nın 107. maddesinde belirsiz alacak davası düzenlenmiş ise de, belirsiz alacak davası, davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği veya bunun imkansız olduğu hallerde açılabilir (HMK madde 107-1). Aksi halde belirsiz alacak davası açılamaz. Öte yandan, talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz (HMK.madde 109/2). Alacak miktarının tartışmasız veya açıkça belirli olduğu hallerde belirsiz alacak veya kısmi dava açılmasında alacaklının hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar dava şartlarındadır. (HMK madde 114/4). Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemiş ise davayı dava şartı yokluğu sebebiyle reddeder (HMK madde 115/2) Somut olayda dava, iki adet bonoya dayalı iki farklı icra takibi nedeniyle işlemiş faiz ve tahsil harcından dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu borç miktarı hesap edilebilir(belirlenebilir) niteliktedir. Harca esas değer olarak 159.160,08 TL gösterilmiş, ancak dava dilekçesinde, takibe konu borçlarla ilgili olarak ne kadarlık kısımdan borçlu olunmadığının tespitinin talep edildiği açıkça belirtilmemiş, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmuştur. Bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davacıya dava konusu olan her bir icra takibi için ne kadarlık faiz ve tahsil harcından dolayı borçlu olmadığının tespitini talep ettiği hususu açıklattırılarak, davasını tam dava olarak sürdürmesi ve toplam alacak üzerinden eksik peşin harcı tamamlaması konusunda belirtilen yasa hükmü uyarınca kesin süre verilip, sonucuna göre bir karar tesisi gerekirken, yukarıda bahsi geçen hükümler gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.