Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3497 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 15182 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili ...'nun Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesini kefil olarak imzaladığını, kredi sözleşmesinin 1.maddesine göre müvekkilinin 3.000,00 TL limitle kefil olduğunu, asıl borçlunun borcunu ödememesi üzerine ... 1.İcra Müdürlüğü’nün 2010/4092, 2010/4094 ve Yozgat 2.İcra Müdürlüğü’nün 2011/331 esas sayılı dosyaları ile müvekkili aleyhine takibe başlanıldığını, müvekkilinin kefil olduğu miktarın sözleşmede açıkça belirli olduğunu, limitin artırılmasına ilişkin olarak da davalı banka tarafından müvekkilinden hiçbir şekilde onay ve yazılı izin alınmadığını belirterek, müvekkilinin davalı bankaya 3.000,00 TL ve ferileriyle borçlu olduğunun tespitine, diğer alacak kısımları için borçlu olmadığının tespitine, davanın kabul edilmesi halinde fazla ödemeye ilişkin olarak yapılan ödemelerin mevduata uygulanacak en yüksek faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili bankanın alacağının bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacının ilk aşamada imzaladığı kefil olunan miktar bölümünde 3.000,00 TL yazılı olduğu, sözleşme limitinin müddeti belli olmayan sorumluluk çerçevesinde belirsiz ve bankanın insiyatifinde artırıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile, davacının 3.000,00 TL ve ferileriyle borçlu olduğunun, 57.600,00 TL’den borçlu olmadığının tespitine dair verilen hüküm süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. ,Davacı vekili, müvekkilinin 3.000,00 TL limit ile kredi sözleşmesini imzaladığını, boş olan limit artırım sayfalarına da imzasının alındığını ve daha sonra bu bölümlerin davalı banka yetkilileri tarafından doldurularak limit artırımı yapıldığını iddia ederek müvekkilinin 3.000,00 TL ve ferileri ile borçlu olduğunun ve kalan kısım açısından borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Davalı vekili ise limit artırımlarının davalının isteği ve bilgisi ile yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Dava konusu edilen genel kredi sözleşmesinin incelenmesinden, davacının kredi sözleşmesini 3.000,00 TL limit ile imzaladığı ve zamanla kefalet limitinin belirli miktarlarla artırıldığı görülmektedir. Davacının, kredi sözleşmesindeki imzalarına da itirazı bulunmamaktadır. Bu hale göre, kredi sözleşmesindeki limit artırımları geçerlidir. Mahkemece bu yön gözetilerek, davacının kredi sözleşmesindeki kefalet limitinin belirlenip, sorumluluğunun tespit edilmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılıp varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.