MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalılar vekillerince duruşmasız temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av. ... ve davalı banka vek.Av.... ve davalı ...Ş. vek.Av. ...gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan 304.961 lt. Fuel-Oil bedeli olan 21.016,204 TL alacaklı olduğunun İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin kesinleşen kararı ile sabit bulunduğunu, müvekkili şirketin akaryakıt alım satımı ile iştigal ettiğini ve alacağın mahkeme kararı ile tahsil edildiği tarihteki elde edilen gelir ile paranın alım satım tarihinde ödenmesi halinde ve bunun ticari faaliyet içinde değerlendirilmesi sonucu elde edilecek gelir oranında fark oluştuğunu, şirketin malvarlığının azaldığını, bu kaybın davalılardan munzam zarar olarak tahsili gerektiğini belirterek, 240.752,624 TL'nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı Tasfiye Halinde ... Bankası vekili, akdi ilişkinin 1998 yılı 12 ayı ile 1999 yılı 26 Ocak tarihleri arasında gerçekleştiğini, dava tarihi itibariyle alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının satışa konu malın alacağın tahsil edildiği tarihteki bedeli zarar olarak talep edemeyeceğini, temerrüt faizi dışındaki zararın kesin ve net bir şekilde ispatı gerektiğini bildirerek, davanın reddini istemiştir.Davalı,... İnş. ve Tesisat A.Ş. vekili; davacının ödenmeyen alacağını 05.06.2000 tarihinde dava konusu yaptığını, munzam zarar davasının ise Aralık 2010'da açıldığını, davanın zamanaşımına uğradığını, munzam zarar ile temerrüt arasında uygun illiyet bağı bulunmadığı gibi davacının fiilen uğradığı zararı ve miktarını kanıtlaması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda, munzam zarar davalarında zamanaşımı başlangıç tarihinin alacağın tamamının tahsil edildiği tarih olarak düşünülmesi gerektiği, zamanaşımı def'inin yerinde bulunmadığı, davacının munzam zararının 20.744,41 TL olduğu, aradan geçen zaman içinde ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum, enflasyon oranları, küresel ekonomi çerçevesinde mali yansımalar ve ülke ekonomisine etkileri, bu çerçevede ülkede yaşayan insanların paranın değer kaybetmesi olayında kendilerine yüklenecek sorumluluklarının tartışılması babında değer yitiren para açısından sorumluluklarının tespiti ile, munzam zarar hesabında taraflara ve davalılara yüklenecek kusur, hatanın ağırlığı çerçevesinde eski BK 43 ve yeni TBK 51 ve 52. maddeleri gereği hakkaniyet indirimi değerlendirmesi ile belirlenen 20.744,41 TL munzam zarardan % 20 oranında indirim yapılması gerektiği gerekçeleriyle, 16.595,52 TL munzam zararın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle munzam zarara ilişkin istemin BK 125. maddede (6098 sayılı TBK. madde 146.) belirlenen on yıllık zamanaşımı süresine tabi bulunmasına, bu sürenin, 818 sayılı BK 128. (6098 sayılı TBK 149.) maddesine göre alacağın muaccel olduğu tarihte başlamasına, buradan da açıkça anlaşıldığı gibi, munzam zarar tazminatı talebinin esas borca bağlı olmayıp zararın ortaya çıkması halinde, asıl alacağa uygulanacak zamanaşımından bağımsız olarak kendisine has olan 10 yıllık zamanaşımına tabi olmasına, zararın meydana gelmesinden sonra şartlar mevcutsa, istemi halinde 10 yıl içinde, daha önceden açılıp sonuçlanmış bir dava dahi olsa munzam zarara hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların, davanın zamanaşımına uğradığına yönelik temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Davacı yan, iş bu davasında, davacının akaryakıt alım satım işiyle iştigal ettiğini, alacağını zamanında tahsil etseydi bu parayla akaryakıt alacağını bildirmiş, alacağın geç ödenmesi sonucunda faizle karşılanmayan munzam zararının oluştuğunu bildirerek bu zararın tazmini isteminde bulunmuştur.818 sayılı BK.'nun 105. maddesi (6098 sayılı Yasanın 22. maddesi) ''alacaklının düçar olduğu zarar geçmiş günler faizinden fazla olduğu surette borçlu kendisine hiçbir kusur isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bu zararı dahi tazmin ile mükelleftir'' hükmünü içermektedir. Burada alacaklı uğradığı zararın kendisine ödenen temerrüt faizinden fazla olduğunu ispat etmek zorundadır. Mücerret enflasyon, döviz kurlarındaki yükselme veya bankaların uyguladığı faiz oranlarındaki artışlar tek başına munzam zararın gerçekleştiği veya kanıtlandığı anlamına gelmez. Alacaklının kanıtlaması gereken husus yukarıda açıklanan genel olgular değil, kendisinin şahsen ve somut olarak geç ödemeden dolayı zarar gördüğü keyfiyetidir. Mahkemece, açıklanan hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile düzenlenen bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru olmadığı gibi mahkemece alınan 12.03.2012 tarihli rapor kabul edilmeyerek ikinci bilirkişi heyetinden rapor alınmış ise de, bu kez alınan 03.05.2013 tarihli rapor terditli olarak hazırlanmış raporlar arasındaki çelişki giderilmeden 03.05.2013 tarihli rapora karşı tarafların itirazları da karşılanmadan yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değildir.Bu durumda mahkemece alacaklının munzam zarara uğradığının ispatı yönünde sunduğu delilleri incelenip, konusunda uzman bilirkişi heyetinden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalıların zamanaşımına yönelik temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin bir diğerinden alınarak bir diğerine ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 09.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.