Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3067 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 16771 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin, dava dışı ... isimli kişilerin davalı bankadan kullandıkları taşıt kredilerine kefil olduğunu, söz konusu kredilerin ödenmek suretiyle kapatılması üzerine müvekkilince bankaya gönderilen 13.04.2007 tarihli ihtarname ile .... borçlarından dolayı sorumlu tutulamayacağını beyan ettiğini, davalının bu ihtara cevap vermediğini, ancak 08.04.2008 tarihli ihtarnamelerle ... lehine kullandırılan kredilerin kat edilmesinden dolayı 135.001,25 YTL,... kullandırılan kredilerin kat edilmesinden dolayı 66.033,46 YTL ödenmesinin davalı banka tarafından müvekkiline bildirildiğini, oysaki kredilerin ödenerek kapatıldığını, daha sonra kullandırılan kredilerden müvekkilinin sorumlu olmayacağını, kaldıki müvekkilinin kefilliğinin sona erdiğine dair ihtarname de gönderdiğini belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, 26.06.2008 tarihli dilekçesiyle davadan sonra 25.04.2008 tarihinde 127.000 TL'yi ihtirazi kayıtla ödediklerini belirterek, davanın ödenen 127.000 TL'nin istirdadı davası olarak devamını talep etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin belirsiz süreli olup müvekkilince sözleşmeye dayalı olarak müşterilerine yeni krediler kullandırılabileceğini, taraflar arasındaki sözleşmenin feshedilmediğini, davacının kefaletinin devam ettiğini, sözleşmenin 25.maddesi uyarınca davacının kefaletten kurtulmaya ilişkin haklarından feragat ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, genel kredi sözleşmesinin 25.maddesi uyarınca kefilin kefaletten kurtulma haklarından feragat ettiği, davalı bankanın herhangi bir ibrası veya davacıyı kefaletten kurtarma yönünde beyanı olmadığı sürece davacının 120.000 TL'lik limit dahilinde kefaletinin sürdüğü ve sorumlu olduğu, davacının ödeme yaptığı tarih itibariyle toplam 127.494,46 TL'dan sorumlu olduğu, 127.000TL ödeme düşüldüğünde davacının 494,46 TL borcu kaldığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, davacının menfi tespit davasının 73.540,25 TL üzerinden kabulüne, diğer taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dava, davalı banka tarafından çekilen ihtarnamelerde belirtilen tutarlar yönünden borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.Yargılama sırasında aldırılan ve hükme esas alınan 04.04.2013 tarihli bilirkişi raporu ayrıntılı incelemeyi içermediği gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Her ne kadar davalı banka tarafından dosyaya davacının kefil olarak yer aldığı 19.12.2005 ve 14.01.2005 tarihli genel kredi sözleşmeleri sunulmuş ise de yargılama sırasında alınan 12.03.2012 tarihli bilirkişi raporunda davalı banka ile dava dışı kredi müşterileri arasında 23.05.2007 tarihli 500.000 TL'lik ve 04.04.2007 tarihli 300.000 TL'lik genel kredi sözleşmelerinin de bulunduğu, bu sözleşmelerde davacının kefil olarak yer almadığı ve anılan kredi sözleşmelerine dayalı olarak kullandırılan kredilerin taksitlerinin de ödenmediği yolunda saptama bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece, konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden davalı bankanın defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak davaya konu edilen ihtarnamelerde bahsi geçen kredi borçlarının hangi kredi sözleşmesi ya da sözleşmelerinden kaynaklandığının tespiti ile davacının imzasını taşımayan kredi sözleşmelerinden kaynaklanan borçlardan sorumlu olmayacağı da gözetilerek ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli bir rapor alınıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harçların istek halinde iadesine, 05.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.