Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2887 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13869 - Esas Yıl 2013
MAHKEMESİ : İstanbul 3. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 19/04/2012NUMARASI : 2009/504-2012/79 Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin geçerli bir neden olmaksızın süresinden önce 13.05.2009 tarihinde feshedildiğini iddia ederek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla bayilik sözleşmesi ve akaryakıt istasyonu sözleşmesine aykırılıktan kaynaklanan cezai şart borcundan dolayı şimdilik 2500 USD taahhütnamede belirtilen tonaj ihlalinden kaynaklanan şimdilik 2500 USD cezai şart alacağı ile haksız fesih sebebiyle davacının kar mahrumiyeti sebebiyle uğradığı zararın şimdilik 5.000 USD.'nin faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili cevabında, görev yetki itirazını ileri sürmüş ve davanın da husumet ve esastan reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre; davalı yanca bayilik sözleşmesinin haklı nedenlerle feshedildiği, işletme sözleşmesi de bayilik sözleşmesi ile birleşik sözleşme niteliğinde olduğundan bu sözleşmenin de haklı nedenle feshedildiğinin kabulü gerektiği, bu sözleşmelere istinaden cezai şart talep olunamayacağı gibi taraflar arasındaki akaryakıt alımlarında uzun süre yapılan aksi uygulamayla asgari alım yükümlülüğü de zımnen ortadan kalktığından bu nedenle de cezai şart talep olunamayacağı ayrıca davalının sözleşmenin feshinde haklı olduğu anlaşıldığından erken fesih nedeniyle geriye kalan süre yönünden de kar mahrumiyeti talebinde bulunamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Davalı sözleşmeyi fesih sebebi olarak dava dışı T.. Ltd. Şti. ile arasındaki taşınmazın kiralanmasına ilişkin sözleşmesinin bayilik sözleşmesinden önce sona ermesini göstermiştir. Kira sözleşmesi bayilik sözleşmesinden önce mevcut olduğuna göre bayilik sözleşmesinin kira sözleşmesi süresi gözetilerek yapılması mümkün iken davalının bu hususu düşünmeden bayilik sözleşmesi imzalanması karşısında somut olay bakımından davalının sözleşmeyi fesihte haklı olduğunun kabulü doğru görülemez. Mahkemece feshin haksız olduğu gözetilerek iddia ve savunma çerçevesinde deliler değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken somut olaya uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 13.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.