Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 264 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 7952 - Esas Yıl 2016
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic.Mah.Sıf.) Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, 10 adet faturaya dayalı olarak alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibinde davalı borçlunun icra dairesinin yetkisi ile 09.05.2013, 07.05.2013 ve 14.05.2013 tarihli 3 adet fatura bedeli toplamı olan 47.553,74 TL ye yönelik kısmi itirazda bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, yetkili icra dairesi ve mahkemenin müvekkili şirketin merkezinin bulunduğu ... icra daireleri ve mahkemeleri olduğunu, itiraz edilen 3 adet faturanın müvekkilinin ticari defterlerinde kayıtlı olmadığını, bu faturalara konu edilen zirai ürünlerin de ayıplı fide ve ürünler olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece verilen, 7 adet fatura yönünden davalı tarafça icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın iptaline, 3 adet fatura yönünden davalı tarafça borca yönelik yapılan itirazın iptali isteminin reddine kararı, Dairemiz 21.10.2015 tarih; 2014/16051 E. - 2015/13266 K. sayılı ilamı ile “ Sadece icra dairesinin yetkisine itiraz edilmesi halinde bu yöndeki itirazı incelemek İİK'nın 50. maddesi hükmü uyarınca icra hukuk mahkemesinin görevine girmektedir. Hem icra dairesinin yetkisine hem de borca itiraz edilmesi halinde ise itirazın iptali davasında görevli olan genel mahkeme İİK'nın 50. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının koşullarından biri olduğundan öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı incelemek ve sonucuna göre bir karar vermek durumundadır. Bu açıklamalar ışığında somut olayın değerlendirilmesine gelince; mahkemece hükmün gerekçe bölümünde 3 adet fatura ile ilgili olarak yetkili icra dairesinde takip yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddi gerektiği belirtildiği halde hüküm kısmında bu faturalar yönünden davalı tarafça borca yönelik itirazın iptali isteminin reddine denilmekle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus 6100 sayılı HMK'nın 297. maddesi hükmüne aykırılık oluşturduğundan hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, icra dairesinin yetkisine itiraz edilen 7 adet fatura açısından icra hukuk mahkemesinin görevli olduğu,diğer 3 adet fatura açısından hem yetki hem borca itiraz edildiği, davacı tarafça bu faturalar yönünden taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunduğunun ispatlanamadığı, ... icra dairelerinin yetkili olmadığı gerekçesiyle, 7 adet fatura yönünden mahkemenin görevsizliğine, 07/05/2013, 09/05/2013 ve 14/05/2013 tarihli faturalar yönünden itirazın iptali isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.1 - Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2- Dosya içerisindeki verilerle taraflar arasında akdi ilişkinin mevcudiyetine dair kesin bir sonuca varılamayacağı gibi, akdi ilişkinin olmadığı tespitinde bulunmak da mümkün değildir. O halde sözleşme ilişkisinin varlığı, tarafların buna dair sunacakları delillerin toplanmasından sonra tespit edilebilecek bir olgu haline gelecektir. Nitekim 6100 sayılı HMK'nun 116/1-a maddesine göre kesin yetki kuralının bulunmadığı hallerde yetki itirazının ilk itirazlardan olduğu, ilk itirazların ise bir ön sorun gibi incelenerek karara bağlanacağının müteakip HMK'nın 117/3. maddesinde düzenlendiği, mahkemenin bu süreçte nasıl bir yöntem takip edeceğinin ise anılan Kanun'un 163-164 maddelerinde açıklandığı görülmektedir.Davacı takibe dayanak olarak faturalar ibraz etmiş, teslime ilişkin irsaliye örneklerini dosyaya sunmuştur. Taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin varlığı, tarafların buna dair sunacakları delillerin toplanmasından sonra ve davalı vekilinin 13.01.2014 havale tarihli cevap dilekçesi ve 14.04.2014 havale tarihi delil dilekçesi de değerlendirilerek tespit edilebilecektir. Tüm bu açıklanan nedenlerle, mahkemece davalının 07/05/2013, 09/05/2013 ve 14/05/2013 tarihli faturalara yönelik yetkiye ve borca itirazında, yetki itirazının anılan hükümler çerçevesinde incelenerek, taraflara yetki konusunda delil sunma imkanı verilerek, buna ilişkin delilleri toplanarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.