Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 242 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 10558 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı,davalılar vekillerince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. ..., davalı ...Bankası A.Ş. vek. Av. ... ile davalı ... vek. Av. ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin Irak devletine yaptığı 2.544.083,00 USD'lik ihracat neticesi bu ihracat bedelini almaya hak kazandığını, ancak Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesi sonucu BM.'nin 09/08/1999 tarih 661 sayılı yaptırım kararları çerçevesinde Irak tarafından ABD'deki muhabir bankaya gönderilmiş olan ihracat bedelini tahsil edemediğini, savaş nedeniyle zarara uğrayan vatandaşların zararlarının temlik alınarak zararların devletçe oluşturulan fon kaynağından karşılanması ve yapılan ödemelerin Irak'tan ve BM tazminat komisyonundan sağlanan savaş tazminatlarına mahsubu ile tasfiyesinin ön görüldüğünü, geliştirme ve destekleme fonu kaynaklı olarak yapılacak ödemelerde ...Bankası A.Ş.'nin aracı kılındığını, bu ödemeler için savaş mağduru müvekkili şirkete genel kredi sözleşmesi imzalatıldığını, görünüşte bir kredi olup aslen hiçbir kredi unsurunu içinde bulundurmayan ve düzenlemeler içeriğiyle uyuşmayan bu sözleşmenin kredi olarak kabulünün mümkün olmayıp davalılarca tahsili talebinin yerinde olmadığını, davalı bankaca ... 17. Noterliğinden 31/10/2011 tarih ... yevmiye numaralı ihtarname gönderilerek hesabın kat edildiği ve muaccel hale geldiği bildirilerek 2.413.706,27 USD ana para, 1.723.138,72 USD faiz olmak üzere toplam 4.136.844,99 USD'nin ödenmesi gerektiğinin bildirildiğini, borcun kabul edilmediği yolunda cevabi ihtarname keşide edildiğini, davalıların alacak taleplerinin bu konudaki tüm yasal düzenlemelere, genel hukuk kurallarına ve uluslararası hukuk kurallarına aykırılık teşkil ettiğini belirterek davalılara hiçbir borçları bulunmadığının tespitini, bu tespite bağlı olarak davalı banka tarafından borca konu edilen 26/08/2010 tanzim tarihli 500.000,00 USD'lik teminat senedinin iadesi ile iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı banka vekili, müvekkili banka tarafından yürütülen Irak Kredisi programı, körfez krizi nedeniyle Iraktan olan ihracat, müteahhitlik ve nakliye alacaklarını tahsil edemeyen Türk firmalarının o dönemdeki finansman ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla Yüksek Planlama Kurulunun kararları uyarınca 1991 yılında uygulamaya konulduğunu, bu bağlamda Yüksek Planlama Kurulu kararları çerçevesinde Irak ve Kuveyt'ten alacaklı olan firmalara belirli şartlarla kredi kullandırılmasının ön görüldüğünü, davacı firma ile genel kredi sözleşmesi akdedilip, davacıdan teminat senedi ve taahhütname alındığını, davacı şirketten kredi kullandırım aşamasında alınan ve 3 yılda bir yenilenen 500.000,00 USD tutarındaki senedin 26/08/2010 tarihinde yenilendiğini, müvekkili talebinin kanuna ve buna ilişkin Hazine Müsteşarlığının talimatlarına dayandığını, davacı iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.. Davalı ... Müşteşarlığı vekili, ...bank tarafından davacı şirkete 2.544.083,00 ABD doları tutarında kredi kullandırıldığını, hükumetin söz konusu zararlara ilişkin BMTK'dan milyarlarca dolar aldığı ve firmalara dağıtmadığı ifadesinin mesnetsiz olup, gerçeği yansıtmadığını, davacının 6111 sayılı kanun kapsamında gerçekleştirilen yeniden yapılandırma sürecinde borcunu yeniden yapılandırmayı kabul etmemesi ve 2.413.706,27 ABD doları bakiye borcunu yeniden yapılandırmaya götürmemesi üzerine ...bank'ın 31/10/2011 tarihli ihtarnamesiyle vadesi gelen kredi borcunun kat edilerek 2.413.706,27 ABD doları ana para ve 1.723.138,72 ABD doları faizi ile birlikte 4.136.844,99 ABD doları tutarına ulaşmış olarak ödenmesi hususunun firmaya bildirildiğini, YPK'nın 91/T-5 sayılı kararının 3. maddesinde alacakların müsteşarlık tarafından incelenmesini müteakip ...bank'ca teminat alınmak suretiyle kredilendirileceğinin hiçbir tereddüte mahal vermeyecek şekilde açıkça belirtildiğini, anılan banka tarafından davacı firmaya yapılan ödemenin, davacının iddia ettiği üzere bir temlik işlemi olmadığını, temlik alınmak suretiyle bankacılık yetki ve usulleri çerçevesinde verilmiş bir kredi olduğunu, kredilerin vadeleri geldiğinde sürelerinin uzatılmasının ve yeni teminat senetlerinin alınmasının bir nedenin de firmaların BMTK'dan zarar taleplerinin gelecek tazminat ödemelerine göre uzun bir döneme yaygın bir şekilde karşılanmış olması olduğunu, davacı şirketin verdiği 20/10/1992 tarihli taahhütname ile her ne nam altında olursa olsun adına yapılacak tüm ödemelerin ...bank'a aktarılmasını peşinen kabul ettiğini, neticede, BMTK tarafından davacı firma adına yapılan ödemeler her ne ad altında yapılırsa yapılsın Irak adına yapılan bir alacak ödemesi olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının davalı banka tarafından ödenen paraların kredi ilişkisinden kaynaklanmadığına ilişkin iddiasının yerinde görülmediği, dava konusu ödemenin kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, nitekim 6111 sayılı yasanın 17/a maddesinde ve Gelir İdaresi Başkanlığı tebliğinde davalı ...bank tarafından körfez krizi sebebiyle alacaklarını tahsil edemeyen firmalara ödenen paraların kredi olduğunun açıkça belirtildiği, davacının Irak'tan tahsil edilemeyen alacaklarının asıl sorumlusunun davacı olduğu, davacının genel kredi sözleşmesi imzaladığı ve şirket yetkilileri tarafından kredi talep formunun da imzalandığı, geliştirme ve destekleme fonunun genel bütçeden ayrı bir fon olduğu, genel bütçe kaynaklarından tahsis edilen fonlarla kurulan GDF kaynaklı kredilerle Kuveyt'in Irak tarafından işgalinden zarar gören firmalara kredi kapsamında destek sağlandığı, bu fonun kaynaklarının hibe olarak kullanılamayacağı, bilirkişilerin libor faiz oranı uygulamasının yerinde olduğu, kredi onay formunda belirtilmemesi sebebiyle libor oranlarına %2 Spread ilave edilemeyeceği, davalı bankanın faiz oranına yönelik itirazlarının yerinde olmadığı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyeti raporundaki hesaplamanın dosya kapsamına uygun olduğu, davacının davalı bankaya borcunun 427.223,86 USD ana para ve 1.751.558,40 USD faiz olmak üzere toplam 2.178.782,26 USD olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile kat ihtarında belirtilen toplam 4.136.844,99 USD'nin 1.986.482,41 USD asıl alacak kısmı için davacının davalılara borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Davalı tarafların temyiz itirazları yönünden yapılan incelemede ise;Davacıya kullandırılan krediye uygulanacak faizin, davalı bankanın 21.10.1992 tarihli Kredi Kullandırım Onay formunda Libor olacağı,29.12.1992 tarihli Kredi Komitesi Kararında ise kredi ana para tutarlarına 2. yıla ilişkin döneminin başlangıcından itibaren yıllık Libor+2 faiz oranı uygulanmasına karar verildiği ve kredinin buna göre kullandırıldığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır.Mahkemece bilirkişi raporu alınmış ise de, bilirkişi raporu söz konusu belgelere ve dosya kapsamına uygun olmayıp,denetime açık değildir.Mahkemece yapılması gereken, yeniden seçilecek bilirkişi kurulundan söz konusu 21.10.1992 tarihli Kredi Kullandırım Onay formu ile 29.12.1992 tarihli Kredi Komitesi kararı uyarınca belirlenen yıllık faiz oranları üzerinden hesaplama yaptırılıp,yapılan ödemelerinde TBK. 100. maddesi (eski B.K.84. Maddesi) uyarınca öncelikle tahakkuk etmiş olan faizden düşülerek kalan miktarın tespit edilmesine ve sonucuna göre bir karar verilemesi gerekirken, bu yönde bir inceleme yapılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış,mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bent uyarınca mahkeme kararının davalı taraflar yararına BOZULMASINA, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı taraflar yararına takdir edilen 1.100,00 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 18/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.