Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 231 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2641 - Esas Yıl 2015
ESAS NO :...KARAR NO : ...ESAS NO : ....KARAR NO : ...YARGITAY İLAMIMAHKEMESİ : ...TARİHİ : 03/09/2014NUMARASI : ...DAVACI : ...DAVALILAR : ....Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı banka ve davalı .... vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı ....ve .....i arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde diğer davalı ...'nın kefil olarak yer aldığını, anılan kredi sözleşmesi gereğince davalı kooperatife kredi kullandırıldığını, kredi geri ödemelerinin aksaması üzerine hesabın kat edilerek borçlulara noter kanalıyla ihtarname keşide edildiğini, alacağın tahsili için davalılar aleyhine girişilen icra takibinin itiraz sonucu durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı..., davanın yasal süresinde açılmadığını, davalı kooperatifin yönetim kurulu üyesi sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, bu sözleşmeden kaynaklı borcun ödendiğini, yönetim kurulu üyeliğinden istifa ettiğini, yeni kurul üyelerinin davacı banka ile yeni bir sözleşme imzaladığını, dava konusu borcun da bu sözleşmeden kaynaklandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istenmiştir.Davalı .....vekili, kooperatif ana sözleşmesinde genel kurulca verilecek yetkiye istinaden kooperatifin borç altına sokulabileceği hükmü bulunmasına rağmen genel kurul kararı olmaksızın yönetim kurulunca yetkisiz olarak borçlandırma yoluna gidildiğini, dolayısıyla müvekkilinin borçtan sorumlu tutulamayacağını belirterek davanın reddine ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın yasal süresi içinde açıldığı, kooperatif ana sözleşmesinin 35/r maddesinde yönetim kuruluna borçlanma yetkisi vermenin genel kurulun görevleri arasında sayıldığı, kooperatif genel kurulu tarafından yönetim kuruluna borçlanma yetkisi verildiğine ilişkin herhangi bir genel kurul kararının bulunmadığı, bu şekilde usulsüz çekilen kredi borcundan kooperatifin sorumlu tutulamayacağı, davacı bankanın yönetim kurulunun yetkisiz olduğunu bilebilecek durumda olmasına rağmen davalı kooperatif hakkında kötüniyetli olarak icra takibi başlattığı, diğer davalının kredi borcundan kefil olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı ....yönünden davanın reddine, davacı banka aleyhine %40'ı oranında kötü niyet tazminatına, davalı ....yönünden davanın kısmen kabulüne davalının takibe itirazının 70.647,13 TL asıl alacak, 25.850,99 TL işlemiş faiz, 1.292,55 TL BSMV olmak üzere toplam 97.790,67 TL üzerinden iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine ve davacı banka lehine %40 ı oranında icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davacı banka ve davalı .... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. 1-Davacı banka vekilinin temyizi yönünden; Dava kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davalı kooperatifin yetkili temsilcilerinin davacı bankadan kredi temin etmek üzere sözleşme imzaladıkları, bu sözleşme kapsamında kredi tutarının davalı hesabına aktarıldığı ve ayrıca davalı kooperatif yönetim kurulunca temsilcilerine bankadan kredi çekmek üzere yetki verildiği hususları dosya kapsamı ile sabittir. Davalı kooperatif tarafından ana sözleşmesi uyarınca genel kurulca verilecek yetkiye istinaden kooperatifin borç altına sokulabileceği ve fakat böyle bir karar olmaksızın yönetim kurulunca yetkisiz olarak borçlandırma yapıldığı ileri sürülmüş ise de kredi ilişkisi nedeni ile menfaat temin eden kooperatifin ana sözleşmesindeki yetki iç ilişkiye yönelik olup, davacı bankaya karşı ileri sürülemez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, konusunda uzman bir bilirkişi vasıtasıyla gerektiğinde banka kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle takip tarihi itibariyle davacı alacağının hesaplanması gerekirken bu hususlar gözetilmeksizin yazılı gerekçelerle eksik inceleme sonucunda bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.2-Davalı .... vekilinin temyizi yönünden;Davacı banka ile davalı kooperatif arasında 22.05.2008 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi imzalanmış olup, anılan bu sözleşmeyi davalı kefil olarak imzalamıştır. Öte yandan davacı banka ile asıl borçlu davalı kooperatif arasında 05.03.2009 tarihli kredi sözleşmesi de imzalandığı ancak bu sözleşmede davalının kefaletinin bulunmadığı, ayrıca davalı kefaletinin bulunduğu kredi sözleşmesinden doğan borcun da ödendiğini savunmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda takibe konu kredi borcunun hangi sözleşme ya da sözleşmelerden kaynaklandığı hususunda bir açıklık bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece anılan bu husus ve davalının savunması üzerinde durularak yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı banka yararına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı ... yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 18/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.