Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2250 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 15546 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 09/07/2013NUMARASI : 2013/132-2013/330Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı bayii ile 2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 10 yıllık bayilik sözleşmesi akdedilmesi üzerinde 01.03.2006 tarihli protokolle anlaşmaya vardıklarını ve yeni sözleşmesel ilişki için müvekkilinin toplam 6 milyon ABD Doları + KDV tutarı dahi inkişaf bedelini davalıya fiilen ödediğini, söz konusu inkişaf bedelinin münhasıran ve doğrudan doğruya taraflar arasında 01.01.2012 tarihinden itibaren yeni kurularak en az 5 yıl ve giderek 10 yıla kadar sürmesi arzulanan bir sözleşmenin oluşması kayıt ve koşuluyla davalı yana ödendiğini, davalının rekabet kurulu kararları gerekçe göstererek 19.04.2011 tarihli ihtarnameyle fesih bildiriminde bulunduğunu, bu nedenle müvekkilince ödenen bedelin karşılıksız ve sebepsiz kaldığını iddia ederek davalının 6 milyon ABD Dolarını faizi ve KDV'si ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı üzerinden davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevabında, yetki ve zamanaşımı itirazı ile birlikte inkişaf bedelinin müvekkili tarafından, aradaki sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülükler kapsamında, akaryakıt satış ve servis istasyonunun inkişafı ve taraflar arasında sürdürülmekte olan ticaretin geliştirilmesi için harcandığını, inkişaf bedeli ödemesi ile müvekkilinin mamelekinde bir artış meydana gelmediğini, müvekkilinin iyiniyetli olduğunu, davacı talebinin pek fahiş olup dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.Mahkemece iddia, savunma, toplana delillere, benimsenen asıl ve ek bilirkişi raporlarına göre taraflar arasındaki bayilik sözleşmesini tadil eden sözleşmelerde inkişaf bedeline ilişkin düzenlemeye yer verilmemesi önceki sözleşmedeki düzenlemeyi örtülü olarak yürürlükten kaldırdıklarını gösterdiği, ilk sözleşmenin de 5 yıllık dönem için verilmiş olduğunun kabulü gerekdiği, bayilik sözleşmesi 5 yıllık olduğundan verilen inkişaf bedelinin de bu süre içinde geçerli olup, sonraki yıllara teşmil edilemeyeceği gerekçesiyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Taraflar arasında düzenlenen 01.03.2006 tarihli “Protokol” başlıklı sözleşmenin 4. maddesinde, “Ö.-P.'in kiracısı bulunduğu taşınmazın maliki Vakıflar Genel Müdürlüğü ile halen devam eden kira sözleşmesinin sona ereceği tarih olan 2012 yılından itibaren geçerli olmak üzere 10 (on) yıl süreli kira sözleşmesi akdetmesi ve PO ile de iş bu 10 yıllık ilave kira sözleşmesi sonuna kadar ilave 10 (on) yıl süreli bayilik sözleşmesi akdedilmesi halinde, PO tarafından Ö.-P.'e 2007-2008-2009 yıllarında yıllık 2 milyon USD+KDV olmak üzere toplam 6 milyon USD+KDV inkişaf bedeli ödenecektir.” hükmüne yer verilmiş, aynı tarihli “EK PROTOKOL” başlıklı zeyilnamenin 4. maddesinde ise “PO aralarında mün'akit akaryakıt bayilik sözleşmesi ile bayisi olan Ö.- P.'in kiracısı bulunduğu taşınmazın maliki olan Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından verilen 14.11.2006 tarih, 2387 sayılı yazıda belirtildiği 1 yıllık kira sözleşmesi ile kiralamış olduğu taşınmazda her yıl yenilenmek suretiyle devam edecek olan kira ilişkisi müddetince istasyonda PO bayiliği yapmayı ve kiracılık ilişkisinin devamı müddetince tahliye sebebi alacak mahiyette kira akdine aykırılık oluşturmamayı kabul ve taahhüt etmesi, ayrıca taşınmazdan akde aykırılık nedeniyle cebren tahliye edilmesi veya kira sözleşmesinin Ö.-P. dışında 3. kişiye devredilmesi durumunda PO'nun minimum 2022 yılı sonuna kadar devam edeceği varsayılan bayilik ilişkisinin erken sona ermesi nedeniyle uğrayacağı kar mahrumiyetini talep anında nakden ve def'aten PO'ne ödemeyi kabul ve taahhüt etmesi kayıt ve şartıyla 2007-2008-2009 yıllarında 3 eşit taksitte 01.03.2006 tarihli protokolün değiştirilmeden önceki 4. maddesinde belirtilen şekilde inkişaf bedelini ödeyecektir.” hükmü getirilmiştir. Sözleşmede belirlenen bu bedelin üç ayrı fatura düzenlenerek ödenmiş olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 2011 yılında sonlandırılması nedeniyle davacı tarafından davalıya ödenmiş olan bu bedelin iadesinin istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında 01.03.2006 tarihli bu sözleşme ve eki zeyilnameden sonra 28.12.2006 tarihli 5 yıl süreli yeni bir sözleşme imzalanmış ve yeni sözleşmede inkişaf bedeli ile ilgili bir düzenleme yapılmamıştır. Davalı bayinin davacıya çekmiş olduğu 13.05.2011 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi 15 Haziran 2011 tarihi itibariyle sonlandıracağını bildirdiği dosyaya sunulan ihtarname örneğinden anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki 01.03.2006 tarihli protokol ile aynı tarihli ek protokolün 4. maddelerinde düzenlenen inkişaf bedelinin şarta bağlı olarak kararlaştırıldığı görülmektedir. Özellikle, ek protokolün 4. maddesinde, şartın gerçekleşmemesi halinde, bayinin PO'nun uğrayacağı kar mahrumiyetini talep halinde nakden ve def'aten PO'ya ödemeyi kabul ve taahhüt ettiği açıkça belirtilmiştir.Somut olayda anılan protokol ve ek protokolün 4. maddesinde öngörülen şart gerçekleşmeden sözleşme ilişkisinin bayi tarafından sonlandırıldığı sabit olduğuna göre şartlı olarak verilmiş olan bedelin davacıya iadesi gerekir. Aksi düşüncenin kabulü, davalının sebepsiz zenginleşmesine yol açacaktır. Her ne kadar sonradan düzenlenen sözleşmede inkişaf bedeli konusunda bir düzenleme bulunmamakta ise de bu husus mahkemenin kabulünde olduğu gibi önceki sözleşme ve eki protokolde yer alan hükümlerin tadil edileceği ve davalı bayi lehine ortadan kaldırıldığı şeklinde yorumlanamaz. Mahkemece açıklanan hususlar gözetilmeden delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.