Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2008 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16699 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İzmir 1. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 18/06/2013NUMARASI : 2010/269-2013/249Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan ürün fiyat sözleşmesine istinaden davalı firmaya ahşap dış kaplama, ahşap dış cephe kaplama ve empreyeli pano gönderildiğini, bu malzemelerin ikinci kalite olacağı konusunda tarafların mutabık kaldıklarını, davalının ürünleri teslim aldığı tarihten sonra yasadaki şekil ve süre şartlarına aykırı olarak ürünlerde kalkma, kabarma ve ayrılmalar görüldüğü iddiası ile müvekkilinden ürünlerin geri alınmasını talep ettiğini, ancak davalının ürünlerin kullanımı konusunda müvekkil firma yetkililerinin verdiği talimata uymadığını ve yapılacak yardımı reddettiğini, müvekkilinin tüm uyarılarına rağmen davalının yanlış ve eksik uygulama sonucu ürünlere zarar verdiğini, ürünlerin ayıplı olmadığını, alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu belirterek itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ah??ap dış mekan yer ve duvarlarında kullanılan dava konusu malzemede monte edilmesinin hemen akabinde dış etkenlerin tesiri ile uygun şekilde fırınlanmamış olması nedeniyle kabarmalar ve ayrılmalar görüldüğünü, boya ve cilasının da bozulduğunu, duruma ilişkin noterde tespit tutanağı düzenlendiğini, akabinde ve zaman geçirilmeden davacıya ihbarda bulunulduğunu ve ayıplı ürünlerin teslim alınmasının istenildiğini, davacının müvekkiline gönderdiği faks yazısında ürünlerin ayıplı olduğunu kabul etmediğini ve ödeme talebinde bulunduğunu, bunun üzerine mahkemeden tespit talebinde bulunulduğunu, alınan rapor ile ürünlerin evsafına uygun olarak üretilmediğinin tespit edildiğini, satın alınan ürünün gizli ayıplı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; mimar ve hukukçu bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda ürünlerin açık ayıplı olduğunun, ayıp ihbarının süresinde yapılmamış olması nedeniyle davalının davacıdan ayıba dayalı talepte bulunamayacağının belirtildiği, davalı tarafın itirazı üzerine orman endüstri yüksek mühendisi tarafından düzenlenen raporda dava konusu yer panosunda kullanılan kereste parçalarının ayıplı olduğunun tespit edildiği, ayıbın açık mı gizli mi olduğunun tespiti için alınan ek raporda ise dava konusu yer panolarının budak, renklenme, sulama kusurları ve imalat kusurları yönünden açık ayıplı olduğunun, ürünün yeterli kurutma işlemine tabi tutulmaması nedeniyle kuruma sonucu meydana gelen ebat değişikliği kusuru ve vernik uygulamasında meydana gelen görüntü bozukluğu kusurunun gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirtildiği, alınan son bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere ebat yönünden belirlenen kusurların ağaç malzemenin yeterince kurutulmaması nedeniyle kuruma meydana geldikten sonra boyut değişimi ile meydana gelen kusurlardan olduğu, dava konusu yer panolarının alıcıya teslimi anında tespit edilmesinin mümkün olmadığı, bu kusurun gizli ayıp niteliğinde olduğu, davalı tarafa malzemenin en son 16/03/2010 tarihinde ulaşmış olduğu, ayıbın gizli ayıp niteliğinde olması sebebiyle davalı tarafça 22/03/2010 tarihinde yapılan ayıp ihbarının yasal 8 günlük süre içinde yapılmış olduğu, malların ayıplı olması, ayıbın kısmen gizli ayıp olması ve ayıp ihbarının da süresi içinde yapılmış olması nedeni ile davacının davalıdan mal bedelini talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece iki ayrı bilirkişi incelemesi yaptırılmış, ikinci bilirkişiden ayrıca ek rapor alınmıştır. Ancak bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğu halde bu çelişki giderilmeden hüküm oluşturulmuştur. Bu durumda mahkemece konusunda uzman kişilerden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi heyetinden raporlar arasındaki çelişkileri giderecek ve itirazları karşılayacak biçimde yeni bir rapor alınıp deliller hep birlikte değerlendirilip varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.