Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1969 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 6680 - Esas Yıl 2007





Taraflar arasındaki karşılıklı menfi tespit-itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. Asıl davada, davacı Kerem vekili, 31.05.2001 tarihinde F... firmasının ürünlerini işyerinde satmak ve karşılığında katkı payı almak için dağıtıcı M... Ltd. Şti. ve ana firma F... A.Ş. ile anlaşma imzaladığını, davalı şirketin bu sözleşmeden kaynaklanan cezai şart alacağı için haksız icra takibine giriştiğini, oysa davalı P... C... A.Ş.'nin sözleşmenin tarafı olmadığını, husumet yokluğu nedeniyle İcra takibine girişemeyeceğini ileri sürmüş ve müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, %40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada, davacı P... C... A.Ş. vekili, davalının 31.05.2001 tarihli sözleşmeye aykırı davranarak başka firmanın ürünlerini sattığını, bedelsiz ürün karşılığının ve katkı bedelinin iadesi için girişilen icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini, F... A.Ş/nin TTK'nın madde 146 ve devamı hükümleri gereği birleşme yoluyla müvekkili P... C... A.Ş. tarafından devralındığını ileri sürmüş ve itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece sözleşmenin tarafı olan F../nin birleşme yoluyla sahneden çekilmesinden sonra F...'nin genel dağıtıcısı olan M...'nin de faaliyetlerini tatil ettiği, akdin tarafı olan satıcı bayii Keremin karşısında bir muhatap bulamadığı, sözleşmede imzası bulunan M... ile birleşme sonucu F...'yi devralan P... C... arasındaki akdi ilişkinin (ana bayilik yönünden) belli olmadığı, hal böyle olunca asıl davada davacı bayii yönünden akdi ilişkiyi sürdürebilmek için hukuki imkansızlığın bulunduğu, kaldı ki, tek satıcılık sözleşmelerinde firma isimlerinin önemli etken olduğu, nitekim P... C./nin birleşmeden sonra bayilik sözleşmesi yapılması için çabalarda bulunduğu, ancak yazılı anlaşmanın gerçekleşmediği gerekçeleri ile asıl davanın kabulüne, davacının İstanbul On-üçüncü İcra Müdürlüğü'nün 2003/12173 sayılı takip dosyasına konu cezai şart alacağının bulunmadığının tespitine, birleşen davanın ve tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı (birleşen davanın davacısı) vekilince temyiz edilmiştir.İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu'nun cevabi yazısına göre, davalı P... C... A.Ş.'nin 23.01.2003 tarihinde F... Meşrubat A.Ş.'yi tüm aktif ve pasifleri ile devralarak birleştiği ve böylece F... A.Ş.'nin P... C... A.Ş. bünyesine geçtiği anlaşılmıştır. Bu durumda davalı P... C... A.Ş. dava konusu sözleşmede imzası bulunan F... A.Ş.'nin halefi durumunda olduğundan, halefiyet kuralları gözetilerek iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanıp birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir hüküm kurulması gerekirken, bu yönler gözetilmeden yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 04.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.